5
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
212
Okunma

Kardeşim...
Bazen öyle bir içesim geliyor ki,
sanki her yudumda geçmişi yakacağım,
her dumanla içimden birini gömeceğim.
İç be kardeşim...
Zaten kim kaldı yanımızda?
Bir dünya dolusu insan var ama
bir tek “insan” yok aralarında.
Doğru diyorsun...
Herkes rol kesiyor,
herkes sahnede,
ama perde kapanınca kimse yok.
O yüzden işte,
ben kadehi kaldırırken
aslında insanlığa değil,
insanlıktan çıkanlara içiyorum.
İçelim o zaman...
Şu loş odanın sessizliğine,
dört duvarın arasına sığmış hayallerimize.
Biraz sitem, biraz keder, biraz delilik katalım bu geceye.
Kurduk ya soframızı...
Bir masa, bir kül tablası, iki kadeh.
Meze niyetine kırgınlık,
tatlandırıcı olarak biraz pişmanlık...
Eh, sen ben varız ya, başka neye gerek var?
Hadi içelim,
yaşayamadıklarımıza.
Ukde olmuş sevgilere,
yutkunup sustuğumuz her söze...
Biliyor musun,
bazı acılar var,
içsen geçmiyor,
içmesen boğuyor.
Evet...
İşte o acıya kadeh kaldırıyorum bu gece.
İçimde ne varsa,
hepsiyle beraber yanayım istiyorum.
İnsanlar?
Boş ver...
Kadını da aynı, erkeği de.
Bir maskeler sirki olmuş dünya.
Her biri ayrı palyaço,
ama hepsi aynı sahte gülüş.
Onların suratına tükürmeye değmez.
İçelim dostum,
bu itlerin şerefine!
Belki de biz yanlış kaldık bu çağda,
fazla yürekli, fazla temiz...
Olabilir...
Ama ne olursa olsun,
biz yine de dost kalalım bu karanlıkta.
Kırılmış olsak da, kirlenmeyelim be kardeşim.
İçelim o zaman...
Bize,
yaralarımıza,
ve hâlâ insan kalabilmiş yanlarımıza.
— İçelim...
Belki unuturuz,
belki unutamayız.
Ama bu gece,
hiç değilse unutur gibi yaparız...
S.K...
5.0
100% (5)