0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
78
Okunma
İçki iç ...Faiz al ve ver...
Her ayet ilke değildir.esmalar ilkedir.genelleme her ayeti.içki iç faiz al...her içki her faiz haram olamaz.şeytan işi de olamaz...
Her ilacın bile yan etkisi var ama ehven-i şer olduğun da iç...
Paraların savaşları beyinlerin savaşı dinlerin savaşı karışır her savaşa ama artık paralar savaşıyor ticareti kesme güçlen Beyinler savaşıyor beyin ve teknoloji de güçlen...tutumun politikan mantıklı olsun.Beynin en teknik silahlar ve savaş taktikleri üretsin...
İçki iç ...Faiz al ve ver
Miras ayeti genellik içermiyor...adalet ilkesindedir genellik.Malı kazananlar büyük kardeşler ama küçük kardeş aynı paya konuyor...bu adillik mi...Büyük kardeşlere borçlu baba veya anne önce bu borç ödenmeli geriye kalan mal miras sayılmalı değil miydi...adilliktir esas...miras ayeti sınırlanmalıdır...adillikle çatışmalardan arındırılmalıdır.ayet mi ilke adillik mi ilke...iki ilke olmaz şirk olur ilke iki olursa o din şirk dini olur...
Genellik ifade eden ayeler de ar...Allahın şahitliği en önemlidir de...bu adalet ilkesidir genellik ifade eder
Enam/19: Onlara: “Kimin şâhitliği daha büyük ve daha önemlidir?” diye sor. Cevap vermezlerse şunu söyle: “Benimle sizin aranızda Allah şâhittir. Bu Kur’an, kendisiyle sizi ve ulaştığı herkesi ebedî azaba karşı uyarmam için bana vahyedildi.
Rahmet var bu davranışta da...
Rahman/9: O, suyu acı ve tatlı iki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir. 20: Fakat aralarında bir engel vardır
Allah acı suyu tatlı suya karıştırmaz...de
En erişilmez adalet Allahın adaletidir...de gennllik ifade eden ayetler de var çünkü
﴾Mü’min/19﴿ Allah, gözlerin kötü niyetli bakışını ve kalplerin sakladıklarını bilir.
﴾20﴿ Ve Allah adaletle hüküm verir; onların Allah’tan başka taptıkları ise hiçbir şeye hükmedemezler. Kuşkusuz Allah her şeyi en iyi işiten ve en iyi görendir.
Tefsir
“Gözlerin kötü niyetli bakışı”ndan maksat, bakılması helâl olmayan şeylere veya helâl olmayan şekilde, tarzda bakmak; “kalplerin sakladıkları” ise insanın içinden benimsediği, ancak farklı sebeplerle eylem olarak dışa yansıtmadığı veya yansıtamadığı niyet ve düşünceleridir (Zemahşerî, III, 366). Daha çok ahlâk kitaplarında insanın bütün tutum ve davranışları “uzuvların fiilleri ve kalbin fiilleri” diye ikiye ayrılır. Allah’ın ilmi her iki fiil alanını da kuşatmıştır. Hz. Peygamber, amellerin niyetlere göre değerlendirileceğini (Buhârî, “Îmân”, 41; Müslim, “İmâre”, 155); bir kimse hayırlı bir iş yapmaya niyet etmekle birlikte herhangi bir engel yüzünden bunu gerçekleştiremese bile yine de Allah’ın ona sevap yazacağını bildirmiştir (Nesâî, “Kıyâmü’l-leyl”, 63; İbn Mâce, “İkāme”, 177). Buna karşılık insan, içinden bir kötülük yapmayı düşünmek, hatta kesin karar vermekle birlikte, düşünce ve niyetini eyleme dönüştürmezse bundan dolayı günahkâr sayılmaz (bk. Buhârî, “Talâk”, 11; Müslim, “Îmân”, 201, 203, 204). Hatta Gazzâlî’nin açıklamalarına göre eğer kötü eylemden vazgeçmenin arkasında Allah korkusu, insan sevgisi, pişmanlık duyup günah işlemekten sakınma gibi olumlu sebepler varsa, iyi bir nedenle ondan vazgeçtiği için sevap bile kazanır. Ancak –günah işleme arzusu değişmemekle birlikte– korku, acizlik, şartların elverişli olmaması gibi sebeplerle niyet ve düşüncesini gerçekleştirememiş kişi, buna rağmen kötü niyet ve düşüncesinden dolayı günahkâr sayılır (İhyâ, III, 42). Nitekim 20. âyette Allah’ın adaletle hüküm vereceğini bildiren ifade de buna işaret etmektedir.
Bütün bu açıklamalarda putperestlerin bâtıl inançlarından kurtarılması, onlara yeni bir dinî ve ahlâkî zihniyet aşılanması amaçlanmaktadır. Gerçek Tanrı her bir kulunun neler yaptığını, hatta neler düşündüğünü, içinde ne tür niyetler taşıdığını bilir; onlar hakkında niyet ve amellerine göre hükümler verir, nihayet ödüllendirir veya cezalandırır. Buraya kadar geçen âyetlerde gerçek ilâh hakkında iki kategoride bilgi verildi:
1. O vardır, birdir; bilgisi, kudreti, hükümranlığı gibi niteliklerinde eşsiz ve mükemmeldir; 2. O aynı zamanda insanlar için dinî, ahlâkî planda yasa koyucudur; buyrukları ve yasaklarıyla bireylerin ve toplumların hayatlarına, iradesine uygun bir düzen vermek ister. Nihaî planda bütün insanları âhirette âdil bir şekilde yargılayıp hükümlerine uyanları ödüllendirecek, uymayanları cezalandıracaktır. Putperestlerin tanrı diye taptıkları nesnelerin sadece hüküm verme gücüne sahip olmamaları bile onlara tapmanın anlamsız ve yersiz olduğunu göstermeye yeteceği için 20. âyette bu hatırlatmayla yetinilmiştir.Kaynak: Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 649-650
Kısas istemek hakkındır ama istememek bazı durumlarda ehvendir...der Kur’an yani hiristiyanlıkta kısas yok İslamda var diyen deme...kısas da genelleme yok...Hz Ademin zamanında kısas yoktu insanlar çoğalınca helal kılındı ve kısıtlı şartlı bir helallik bu çünkü adillik mi bir lider kısas ile öldürülsün veya bir evliya kul alim kul bir ilim-bilim teknik adamı .toplumun çok muhtaç olduğu birinin öldürülmesi kısa ilke olamaz adilliktir ilke...Para ödenir kısastan vaz geçer ölenin tarafları çünkü adillik esastır...Kısas esas değil...Kısası ilkeleştirmeyin der sanki Kur’an iyi anla...miras ayeti içki ve kumar ve faizle ilgili ayetler iyi anlaşılmadı.ilkeleştirildi...Faiz almamak hüner ve takvadır ama bu genel değil bazen içki içmek hüner...ameliyatta ehven-i şerdir bayıltmak ...ama normalde haram...bazı amaçlar kısası terki faiz almamayı terki gerekli kılar...faiz al ve zalimi yok edecek silah üret veye üretecek alimler yetiştir...ilke edinme her ayeti...ilke edinilmek sadece esmaların hakkıdır...