FERYAT
Bitmeyen gecenin şafak özlemi,
Bir nesl-i âsıma ağır geliyor. Kandil kandil gökyüzünde yıldızlar, Bedenimiz dirhem dirhem ölüyor. Derme çatma bir hayata âmade, Plansız düzensiz hücre her oda, Günlerimiz her gün aynı demode, Saksıda bekleyen çiçek soluyor. Hicrana tutsağız, hasrete feda, Beklenen ağızdan çıkmıyor seda, Karanlık her taraf güneş doğsada, Kervanlar gecede mahsur kalıyor. Kalpler kan basmıyor bitkin bedene, Çiçekler açmıyor bahçe virane, Toprak küsmüş yüz vermez bahçıvana, Sisli yamaçlarda kurtlar uluyor. Mahkum herkes kat kat apartmanlarda, Düşünceler suçlu ruh zindanlarda, Bülbül güle susamış hicranlarda, Rüyaları afakanlar bölüyor. Kandillerin tükenir bir bir yağı, Gelecek gün bu günden de bayağı, Gövdeler düşman biliyor ayağı, Ümitsiz yollarda gözler dalıyor. Önümüz zifirî katran karası, Açıldı bedenle ruhun arası, Beyinlerde karabasan sarası, Kafalarda örümcek ağ örüyor. Sesleniriz cevap bulmaz çağrımız , Eğrilerde tuzbuz oldu doğrumuz, Bozalara ocak oldu sağrımız, Gündüzümüz gecelerde eriyor. Açmıyor ki güle hasret bahçemiz, Hecelerde esir kaldı lehçemiz, Uykulara düşman oldu gecemiz, Bir nesil varlıkta yokluk soluyor. Mehmet Çiftçi |