0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
145
Okunma

Kardeşlerim hem düşmanlarım hem canlarım.
Seni sevmediğini söyler, sana zorbalık yapar; ancak rahatsız eden birine sivri dilini ve yumruklarını göstermekten, arkanda durup seni korumaktan çekinmez.
Kardeşlik çok farklı bir bağdır: Senin için canını verir ama tişörtlerini vermez.
Sırrı olduğunda ispiyonlarım ama yine de beni sever.
İki kardeşim var, ikisi de birbirinden beter.
Biriyle hep şarj aleti için, diğeriyle de hep terliğini giydiğim için son zamanlarda sık kavga ediyorum.
Annem kardeşlerimi çok sever.
Annem hep oğullarını severdi; babamda eşitlik sağlamak için bana yakın dururdu.
Annem yeniliklere korkak; babam ise başlı başına bir yenileşme tarihi.
Annem, bana yaşadığın bir evmiş gibi... Ama bu evin camları kırıkmış ve pencereleri öyle kalmış gibi hissettiriyor.
O kadar kalıplaşmış şeyler öğretti ki...
Zamanında “büyüdüğümde bunları yapmayacağım” dediğim şeyler artık...
Annem yanımda olmasa da kulağımda sesi sürekli fısıldıyor.
Özgürleşmek istediğim şeylerden şimdi, o olmasa da korktuğum için yapamıyorum, cesaret edemiyorum.
Biraz da toplumla ilgili sanırım.
Anne, “el alem ne der” düşüncesiyle ya da toplumla büyüttü.
Kötü biri olmak gibi geliyor özgürleşmek.
Babam, saatli bir dağ gibidir.
Derler ki: “Babalar kahramandır.”
Benim hiç kahraman bir babam olmadı; ancak elinden geleni yaptı.
Geceleri uykusuzluğuyla... Ya da varlığı yeterdi ya, babamın.
Anlatmaya gerek bile yok.
Onlara yine de teşekkür borçluyum.
Çok kızsam da, kendilerini geliştiremeseler de, büyüdükleri hayata rağmen sundukları için mutluyum.
Tabii, çocukken istemeye utanırdım.
Öyle büyütüldüm.
Bir şey istemek ayıpmış gibi.
Şimdi 23 yaşındayım, 24’e gireceğim.
Hâlâ daha bir şeyler istemeye utanırım.
Büyüyünce daha zor oluyor bir şeyler istemek.
Biraz işsizim, bu canımı sıkıyor.
Gerçi bu ülkede hangi genç mutlu ki?
Bazen kaçıp kurtulmak istiyorsun.
Onlardan ayrı bir evde yaşamak...
Ancak başka bir yere gitmek, ha deyince ek ipleri kesip koparmıyor.
Ayrıca kopsan bile onlardan, mutlu olmuyorsun.
Önce kendini şifalandırmalı, sonra aileni şifalandırmalısın.
Bir de, adını anmadan geçemem: Anneannem.
Teyzemgilde vefat etti.
Annem, anneannemi çok severdi.
Ben de çok severdim.
Şüphesiz, o çok temiz, vefalı bir kadındı.
Bu devirde hiç öyle bir insan olmadı.
Anneannem gibi birini hiç başka görmedim.
Annem, anneannem öldükten sonra çok kötü oldu.
Kendini hâlâ toparlamadı.
Uzun yıllar annem bakmıştı, bizimle birlikteydi.
Sonra teyzeme gitti ve aradan bir iki yıl geçti, vefat etti.
97 yaşındaydı vefat ettiğinde.
Ama eminim, annemle kalsaydı 100 yaşını geçerdi.
Çünkü aile sevgisi iyileştirir,
Ömür uzatır...
5.0
100% (2)