7
Yorum
42
Beğeni
5,0
Puan
335
Okunma

Bu şiirim, bedenin hem korunduğu hem bastırıldığı “örtü sistemi”ni, toplumsal normlar ve kimlik üzerinden sorguluyor.
Tenin, pigmentin, kokunun utançla damgalandığı bir dünyada, “örtülmek” artık yalnızca korunmak değil; görünme, duyulma ve anlaşılma isteğidir.
Tenim sınır çekilmiş, dünyam dikenli telli.
Beni ört, beni sar; hisset derinden bu defa.
Suçlayan bakışlarla tepki çektiğim belli
Beni ört, beni sar; hisset derinden bu defa.
Melaninim söyler, sessizce anlatır beni,
Pigmentim sarpa sarar, görünmez kılar teni.
Kimliğim, örtü altında taşır bu evreni.
Beni ört, beni sar; hisset derinden bu defa.
Kabuk, keratinle sarar içteki ezinci.
Ter bezlerim taşıyor bastırılmış utancı.
Kokudan ürken toplum ediyor yine linçi.
Beni ört, beni sar; hisset derinden bu defa.
Epidermis kat kat, suçlarla kabuk bağlamış.
Her göz teması bir damga, içimi dağlamış.
Kıvrımında yapılan savaş neyi sağlamış?
Beni ört, beni sar; hisset derinden bu defa.
Medeniyete soyunmuş, taze tenler açılmış.
Sistemin amacından gün geçtikçe kaçılmış.
Savunmasız kalınca, zararlılar saçılmış.
Beni ört, beni sar; hisset derinden bu defa.
Sebase bez gibi akar toplumun normları,
Yağlı sözcüklerle yapılırken reformları,
Rengini saklayan ruhun çalar alarmları.
Beni ört, beni sar; hisset derinden bu defa.
İçeriyi, dışa karşı koruyan perdeyim.
Ne zaman inceltilsem, kanatan o yerdeyim.
Bir toplum, renginden belliyken ben bir serdeyim.
Beni ört, beni koru; dayanamam bu defa.
5.0
100% (18)