0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
76
Okunma
Saat Beşlere Sürgün
Hayatın dinmeyen cenderesinin akışında
Hayallerle sulanmış doğmak üzere bir gün
Melül gözlerden saat beşlere sürgün
Bırak rutubet gözlerimden, hatıralar sicim sicim dökülsün
Anılarınla boyadığım odamda
Acılarından döşeğim
Hasret, günah kervanında en kadim bineğim
Ümit iplerimi kemirirken kuşku
Sevda senin gönlünde göçebe bir kuştu
Deniz gözlerinden göç edip ırak topraklara uçtu
Bir veda bile etmeden düştü sessizlik avuçlarıma
Dilimin ucunda kaldı son bakışın, söyleyemediklerimle
Bir yanım hâlâ sen, diğer yanım yoklukla boğuştu
Suskunluğun en keskin haliyle kırıldım içime
Hatıralar özleme
Özlem kedere
Keder günaha ebe
Elimdeki kadeh – evet, evet bu kadeh –
Sensiz cehennemime gebe
Bir daha seni anmak –
Anmak tövbe
Senin adın artık yara, sinede ağrı
Aydınlık sevdaların simsiyah hırsızı
Bu yara elmas kesiği, eşsiz
Nakış nakış, lakin izsiz
Ne zaman unutsam, bir hatırayla kanar
Ne zaman sussam, içimde adınla bağırır bir boşluk
Gönlüm sarhoş artık inzivada
Bu yalnızlık çıkmazında erişir iş nasıl murada
Gönlümde bir matem, gecede yankı
Her yıldızda seninle yanmış bir sancı
Zamanın acı soluğu okşar yüzümü
Sensizliğe mühürlü artık her gülüşümü
Yıkılmış duaların kıblesiz haliyim
Adını anarken düşen her kelamdan sarhoş
Bir iz bıraktın — ne silinir ne sorulur
Kalbim şimdi bir harabe, sessiz ve yokuş
5.0
100% (2)