ölüleri ölüler anlar
laf dönüp dolaşıp ölüme geliyor
ölümün tüm köprüleri arkada bırakışına ve tüm toplanan insanların aynı şeyden başlayarak birbirlerinden kopuşuna laf dönüp dolaşıp ölüme geliyor yağmur bilekleri döverken kesik camların kırmızı olmasını beklerken ve kızların bir eylül gecesini hatırlatan şarkısı başlamadan hemen önce güzel bir bar duvarının önünde oturmuş sohbet eden iki delikanlının son sözlerini söylediklerini bilmeden aç bir cazibe taşıyor hayatın alt tarafı hayat, alt tarafı şiir bırak bazı sözleri ağzından bırak ki güzel ol laf dönüp dolaşıp aşka geliyor inanmıyoruz kan bağına meleklerin bildiklerini bilmiyoruz onlar bizim bildiklerimizi bilmiyorlar o zaman günah başlıyor o zaman kötü bir an kalıyor çektirdiğimiz tüm fotoğraflarda aç bir gezegen taşıyor herkes kafasında gökyüzü insan için fazla insan kendi için az kalıyor bunu şair biliyor da tanrı bilmiyor devrim uzun lafın kısası kısaslar düşüncenin uçkurunu çözüyor hüzün gökyüzünde asılı kalıyor hesap konuyla alakası olmayan bir peygambere kalıyor laf dönüp dolaşıp hürriyete geliyor parklar bahçeler memleketinde kedere ancak ölüleri ölüler anlar fışkırır gövdesinden kan atlasının bize sivil anlatır, bizi birbirimize göre yapar laf dönüp dolaşıp sana geliyor senin telafi ettiğin tüm zamanlara bakışındaki haritaya düşmekse düşmektir mahremindeki dağa çıkmaksa çıkmaktır, gibi doğuyu doğurmuş tabiatınla mazeret istiyorsun benden yapma, beni de anlamayıver lütfen, inceliğini koru kınındaki bedenini çek insanlara doğru! |
Marsyas müzik dehası imiş;
başka sesler çıkarmak için, Pan'ın Shirinski gibi, yanyana yapıştırılmış bir sürü kamış kullanmamış. Flütün efsanesidir dahiliği , bir kamışta birkaç delik açarak bir çok ses çıkarmayı başarmış yaratıcılığı ile.Apollo'nun telli çalgısıyla yarışmış.
Varışlı ' da şiiri böyle işliyor;
Çok sesli uğultularında yaşamın ,tekinsiz Dağ gibi bir yalnızlık... ölüler mezarlığında.
Sevgilerimle.