BELEDİYE OTOBÜSÜŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Sevgili dostlar;
Hemen her gün hepimizin yollarda halk otobüslerinde karşılaştığımız manzara.Ne yazık ki gençlerimiz artık giderek duyarsızlaşıyor.Bu ruhsuzluk bizi ancak toplumsal yıkıma götürür. Gepegenç kızlı erkekli öğrenciler okula giderken, eve dönerken, çarşıya inerken ne yazık ki otobüslerde kıllarını bile kıpırdatmaz oldular.Üstelik insana sırıtanı, sırtaranı bile çıkıyor aralarından, öpüşenleri bile var artık...Birbirlerinin ellerini bırakmıyorlar, tutsunlar tutsunlar da yaşlıların ellerinden de tutmaları gerekmez mi? Bu noktada ünlü şairimiz, İstiklâl Marşı’mızın yazarı M.Akif’teki şair duruşuna ve duyarlılğına bir bakalım hele; Düşse biri yolun ortasında ’’Aldırma, boş ver ! ’’ demem Aldırırım, aldırırım Tutar onu elinden kaldırırım. Derken aklımdan yeni dizeler geçti; Yaşlanacaksın bir gün elbet Yaşlıya bu günden hürmet et Herkes ektiğini biçer Saygısıza düşmez ki râhmet . (Şaban AKTAŞ)- 08.50 / 01.11.2008) Bizler bu memleket için çalışmadık mı, evlâtlarımızdan bu muameleyi görmeyi hakettik mi acaba ? Kim onları bu hale getiren, hangi sebepler ?Okul mu, sokak mı, medya mı? Bu olaylarda medyanın, basının payı nedir; ciddi anlamda sorgulanması gerektiğine inanıyorum. Bu sizce de tam bir psikolojik araştırma konusu değil mi? Değerli psikologlar sosyologlar, sizler hep muayenehanenize hasta mı beklersiniz?Müşteri mi beklersiniz?!Böyle bir araştırma konusuna devletin sağlıyacağı parasal destek nedir;çok mu önemsiz konu bu? Bir tansiyon hastası için bir KÂLP HASTASI , BELFITIĞI ÇEKEN İÇİN AYAKTA GİTMENİN RİSKLERİ nelerdir, gençler bunu bilmiyorlar mı? Evet, bana göre gerçekten bilmiyorlar.Bilenler çünkü saygıda kusur etmiyor ve ayağa kalkıp yer veriyorlar.Bilmeyene de bildiklerimizi öğretmek hepimizin görevidir sanırım. Yolda dün çarşıya inerken yazdığım bu şiiri akşam gelince aktardım. Sabah uyanınca baktım; öyküsünü yazdım ve son iki dizeyi ise sabah ekleme gereği duydum bu sayede belki dilimizde artık neredeyse kullanılmaz ve kaybolmakta olan bir sözcüğe de yaşam hakkı tanıyalım diye içimden geçti; SÖMEK, bizim burada dedemizden, ninemizden, anamızdan babamızdan duyduğumuz bir sözcük, mısırın tanelerini taşıyan, yenilmeyen işe yaramayıp atılan gövde kısmına SÖMEK denir-Köyde olsa mal maşakat yer bunu - (Koçanın tanelerinin siftinip sıyrıldıktan sonra kalan bölümü ) ve artık kaynatıldıktan sonra iyice ölen kısımdır bu.Tam anlamını buldu sanırım. Ama biz yine de gençlerimizi haşlamıyalım da sözle adam etme yoluna gidelim derim; psikolojileri zedelenirse daha da arsızlaşırlar yoksa. En azından toplu taşıma araçlarına,’’ hatırdan gönülden geçici ’’ olmamaları için gençlerimize ’’ YAŞLIYA HÜRMET TÜRKÜN GELENEĞİDİR . ’’ türünden uyarıcı sözler yazılıp asılmalıdır; hem matbaa sektörüne de canlılık getirir bu iş; Yeni Yıl Takvimlerinin hazırlık ve baskı aşamasında olduğu şu dönemde benzeri sloganları yıl boyunca gözönünde duran takvimlere, eşantiyonlara taşıyalım derim, bu konuda bir forum açıp aklımızdan geçenleri yazarsak iyi olacağını da düşünürüm.Ya sizler ne dersiniz bakalım görelim bir? Selam sevgi ve saygılarımla.
Sıpalara bak sıpalara
Hiçbiri de kalkmıyor yerinden Ne kadar da ağrıyor beli Ne ayağı tutuyor ne de eli (!) Oysa ben bir garip emekli Onlar benden önce yaşlanmış, Hayvan insanı sırtında taşır Ya bunlara ne demeli ? ... Taze mısır süt mısır / haşlanmış Tam pişkin kaynamış bile olamaz Olsa olsa sömek bunlar demek ki ... 30.10.2008 -II- HALK OTOBÜSÜ Sıpalara bak sıpalara Ne saçına ak kurdela bağlamışlar Ne de boynuna koşnil kıravat (!) Yayılmışlar dört car gibi Oh be ne rahat; sıktı harbiden Yazdığı şiir olsa ne ki, boş bomboş Boşuna laf, boşuna edebiyat De ki şair, insanlığın kaç kırat?! ... Kıraatı kaç kıraat Yerim böyle saltanatı Kanatlanmadan uçan atı İş resmiye binince İpi kırıp kaçan atı Bu at başka ata benzemez; Bu at aslan gibi şiir atı... Şaban AKTAŞ 01.11.2008 |
zamane bunlar .. :-))
siirle ... sevgimle