Rüzgarlı’da Bir KadınŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Ankara… Rüzgarlı… Bir iş sabahı… Rüzgarlı’nın bir ucundan hızlı adımlarla diğer ucuna doğru ilerliyorum… Rüzgara meydan okurcasına adımlarım hızlı… Ve bir ân… Yalnızca bir ân… Bir bakış… Bir görüş… Kaldırımda bir kadın… Başı yerde… Sesi kısık… Dileniyor… Yada bana öyle geliyor… Dilendiği ne?… Acaba para mı?... Yoksa… Yoksa merhamet mi?... Şiirin konusu… Dilenen bir kadının hikayesi…
El açmış kadın, Yaşlı mı yaşlı... Sorulsa: “Adın?” Kaçar telaşlı. Kadın son demde, Boğulmuş derde. Ağlıyor kadın, Bir iç çekerek. Hâline bakın, Öyle bakın tek. Kadın efkârlı, Yüreği hârlı. Çekingen kadın, Gözleri yerde. Sorulsa: “Barkın?” Ev, ocak nerde! Kadın kimsesiz, Bağırır sessiz. Bekliyor kadın, Bir şey bekliyor. Birkaç paranın, Yolun gözlüyor. Kadın sabreder, “Allah, Allah” der. Bir garip kadın, Bilmezler ki; kim? Sorulsa: “Yarın?” Der: ”Allah kerim.” Kadın ümitvar. Yarına çok var. Zavallı kadın, Hâli perişan. Ölüme yakın, Yaşamak bir zan. Kadın diri mi? Ölse yeri mi? Ve yorgun kadın, Derin yarası. Sorulsa: “Varın?” Kefen parası. Kadın ölecek, Öyle giyecek. Ankara, Ekim 2008 |