Yokluğuna Dokundum / Ellerime Çiy Düştü...
sana
bir şiir borcum vardı yorgun düşen akşamların gölgesinde haykırıştı o vuslat acemiliği yarım kalmış bir uykuydu hüzün bu deli kentin sabahına inat senli geceler kuşandım gözlerini dokudum kapanmak bilmeyen göz kapaklarıma bir şiir borcum kaldı yüreğime mıhlı gizemli öyküler esrarında saman alevi hayata inat yangınlar kuşandım aşka dair ondandır susuşum düşüşüm ondan / gecenin kuytu yanına yanlızlığımla hani kanar ya gece hani yıldız yıldız dökülür ya kelimeler öylece uzatıp ellerimi yokluğuna dokundum yokluğun bir suret aynaya her bakışımda gözlerimin içinde bir koca dünya yokluğun çığlıklanmış bir dize kalemime bağdaş kurmuş yokluğun bir zehirli nân oyy yokluğun isyan belki bu son şiiri gençliğimin belki yazılacak yeni bir ömrün başlangıcı gözleri kısık bir İstanbul yokluğun / karanlık zaman erirken sarhoş gülmeler ısrarında tenha sokaklarda kırıldı adımlarım peşimde iri gölgeler bir şiir yazacaktım sana ellerime çiy düştü alnı ak bir kaç harf kopardım gökyüzünden çiy düşen ellerimle gecenin en karanlık yanına adını yazdım düştüm kanadım yokluğun şiirimi kuşatmış en anlamsız cümle yokluğun bir apansız kurşun kalbimi dağıtmış yokluğun zemheride kurulmuş bir dâr oyy yokluğun intihar... 16/10/2005 - Kartal İmdat Özcan |
akşamlar hasretinle ahh!
terikler çok güzel.