7
Yorum
38
Beğeni
5,0
Puan
296
Okunma
Akşam inerken İstanbul’un üstüne usul usul,
deniz çekilir gibi kendi sessizliğine,
benim aklım sende kalır, bir deli fişek.
Gözlerin gelir durur tam karşımda,
iki parlak yıldız gibi, gecemi delen.
Adını anınca rüzgar durulur sanki,
Martıların çığlığı tatlı bir nağme olur.
Yokluğun soğuk bir kış odası,
varlığınsa içimi ısıtan bir haziran güneşi.
Bu sevda dediğin,
öyle ansızın gelip konar yüreğe,
ne izni sorar ne zamanı.
Kök salar en derine,
tıpkı toprağa sarılan inatçı sarmaşık gibi.
Seni düşünmek,
çorak toprağa düşen ilk yağmur damlası,
kurumuş bir dala yürüyen taze can suyu.
Gülüşünle aydınlanır en karanlık sokaklarım,
sesinle diner içimdeki bütün fırtınalar.
Ah dostum, bu sevda öyle bir şey ki,
hem en korunaklı limanım,
hem de yelken açıp kaybolduğum engin deniz.
Gözlerin değince dünyama,
her şey yeniden başlar, her şey yeniden anlam bulur.
İşte öyle…
Merdümgiriz
5.0
100% (20)