0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
68
Okunma
YALNIZLIK
Kapalı kapılar ardına gizlenen yalnızlık,
Adını koyamıyor, düşünüyor, üzülüyorum.
Neden bu kadar tenhadayım?
Bir mevki, bir makam bu kadar mı tenha olur?
Koridorlar mı boş, yoksa insanlar mı?
Bir keşmekeş sarmış etrafı,
Bir telaş içinde insanlar ve hepsi yalnızlar.
Yanan peteklere inat üşüyorum.
Çınarlar içinde körpe bir fidan mıyım?
Oda da çıt yok, duvarlar soğuk,
Tıpkı sahipleri gibi hem soğuk, hem soluk.
Üstadın dediği gibi bir ben miyim uyanık?
Uzayıp giden kaldırımlar misali,
Oda ses yok, koridor soğuk, tenha ve ıslak.
Giyinmiş gri tonlarını gökkuşağı.
Dört duvar arasında üşüyorum.
Dost eller uzak, dost eller soğuk,
Karartılarda samimiyetsiz muhabbetler.
Kapı tıklanınca başlıyor şikâyetler.
Bu kaçıncı soluk yüz, sahte selamlaşmalar?
Nerede kaldı çay tadında sohbetler?
Dergâha döndük, durmadan semaya,
Bilemediğim oyunlar oynanmakta.
Yürüyoruz yokuşlu sokakta.
Çınarlar kök salmış bayır aşağı,
Nasıl da saygınlığı var yapraklarının.
Güneşi mi engelliyor yaşlı kökler?
Aralarına bir fidan diktim, meyveye aç.
Toprağı çatırdatacak köklerim suya muhtaç,
Boynu bükük büyüyor, kuş cıvıltılarına aç.
Kasım hüzündür, bulutlar yağmur bırakmıyor,
Çınarlar arasında körpe bir fidan kuruyor.
Kelimeler kördüğüm, cümleler kifayetsiz,
Yazılamıyor, adı konulamayan bir satır yalnızlık.
Meşaleler yakıyor birbiri ardına kalabalık,
Mumdan habersiz, loş ışık.
Masa üstünde kalemimin boynu bükük,
Çatırdıyor ama dökülmüyor dörtlük.
Göç eder kuşlar bölük bölük,
Bulutlar toplanmış öbek öbek.
Yol verir güneşe, yağan yağmurla bulutlar,
Yedi renk gökkuşağı tutulur kuşak kuşak.
Bu yalnızlık elbette bir gün son bulacak,
Kuşlar kanat çırpıp koşarak gelecek.
İşte o zaman göz pınarlarım coşacak,
Sular bayır aşağı akacak.
Ne kökleri, ne çınarlar kalacak,
İşte o zaman fidanlar çiçek açacak.
Her yeri toprak kokusu saracak. E.Balta