0
Yorum
5
Beğeni
3,0
Puan
201
Okunma

Sanki suyun tadı daha değişikti eskiden.
Toprağın kokusu buram buram gelirdi bana.
İnsanlarda saygı, sevgi, hürmet, hoş sohbet, paylaşım vardı.
Bir sıcak çayın, kırk yıl hatırı olan kahvenin ve ikram edilen bir dal sigara eşliğinde,
Herkes bir şey anlatır; biri güldürür, öteki hüzünlendirirdi.
Sevinçler ve hüzünler hep beraber yaşanırdı...
Mesela: “Alçalarak yükseliyorlar, Mihra!
Alçalarak yükseliyorlar!
Bu çok korkunç,
Bu çok acı,
Bu çok mide bulandırıcı ama onlar, bununla gurur duyuyorlar,” derdi Süleyman Abi.
Yaşadığı bir güzelliği anlatırken Oktay, içten içe gülerdi Vedat Usta.
“Geçmiş pişmanlık, gelecek endişedir. Huzur ise sadece şu anda ve bugündedir...
Yıllarınızı nasıl geçirdiğinizin bir önemi yoktur, gençler. Yaşarken, yılların içine ne kadar çok hatırlanabilir güzel an ve anı sığdırdığınız, sizin kaç yıl yaşadığınızdan çok daha önemli ayrıntılardır,” deyip ahaliyi düşünmeye sevk ederdi Halis.
Sonra hep beraber dağılıp giderlerdi, var oldukları diyarların kollarına...
“Ahu figan dilber, senin elinden nedir çektiğim” türküsünü mırıldanıp her gecenin bir sabahı olduğunu hatırlayarak.
Saygı sevgilerimle.
5.0
50% (1)
1.0
50% (1)