1
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
104
Okunma
[Kesit]
Nasıl ve ne zaman bilmiyorum. Kapının açıldığı çayırlık, o tatlı keskin koku, iç çekişler, kıyıyı dolduran ışık. Daha önce benim olmuştun, kaç yıl geçti söyleyemem. Boynunu uzattı, perdeler kapandı, kırlangıçların uçtuğu mevsim. Hepsini hatırladım evvel zaman. Daha önce de böyle mi yaşandı ve zamanın girdaplı uçuşu, geri getiremez mi eski günlerimizin aşkını? Ölüme rağmen bir daha, gece gündüz doğmaz mı o tek arzu
[Kesit]
Seni çok özlüyorum, elan
Beni alıp doktorlara götürüyorlar
Haplar, otlar, boklar veriyorlar
Bana kendine bile hayrı olmayan
Tek çocuklu ahırlar ve dualar veriyorlar
Her gün aklımda kalan
Simsiyah gözlerine tutuna tutuna
Yarı ölü bin bir halde eve dönüyorum
İçimden küfür dolu kamyonlar geçip
Cehenneme gidiyor
Ya geri gel ya da seninle birlikte düşebileceğim bir uçurum çiz ayak ucuma
Kanove-Tek Çocuklu Ahırlar Ve Dualar
Çocukluk bir baş dönmesine yaşanan
Yanında gelen gençlik en kısasından ama kafi
bir gün son buldu
Çocukluk ve gençlikte kapılan görünmez rahatsızlıklar
Sonradan beden bulmak için görünmemişler
Ve o bedenle bedensizleri bulman için
Hiyerarşi. Bir zalimler tapınağının içinde insan kurban eden
Sök şu içimdeki hormonlarla oynayan alıcıyı
Al onların elinden kullanma klavuzumu
İnsan olmanın son kırıntısı tekrar hatırlatsın bütün benim bende olduğum yılları
Yılanların olduğu bir köprünün sonuna varmanın sonu yılmaktır ancak
Yılgın bir şekilde durduğun yerde bütün senler gider yavaş yavaş her zehrin bedene yayılışında
Önce benler konuşur, sonra yavaş yavaş uzaklaşır benler, sonra olmayan karakterler olur benler.
Oysa üstüne titreyerek büyütmüştüm göz bebeklerimi
İçinde kıvrılandan habersiz
Olmalıymış! Olmalıymış ki haberdar olmalıydım güdüldüğümden
Keşke biraz daha önceden olsaydı keşke seçimler yapmak zorunda kalmadığım zamanlarda
Kendi ipimi kendim astım ağaca kendim bağladım boyunluğumu kendim vurdum tekmeyi
Peki ne kadar bendim?