0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
74
Okunma
Hafif hafif nabzım yavaşlar
bir suskunluk peydah olur dilimde
şiirlerim akar Kelkit çayından
dokunur Zilli kilimde!
Çatısı akar yüreğimin
buz tutar gözlerimde Kılıççı deresi
baķışlarım saplanır bir boşluğa
neyin nesi boşluk neresi?
O boşluktan bir yalnızlık
çöker ruhuma hadsiz, zorba, yaramaz
düşüme karanlık konar
aklım bir karış öteye varamaz.
İçimi döksem bir biçimde
uzağım diyorum kendime yabancı
bunu en iyi bilen içimde
inim inim inleyen sancı
Dilinin ucuna bir acı kondu
hemen şimdi mühürlendi dudağım
bir soğuk rüzgâr esti gözlerim dondu
hey gidi Ziganam, Uludağım...
Eyiz Baba gecemden şafağı söktü
üstüm başım elim yüzüm münevver
ayın ışığını ruhuma ruhuma döktü
gayri eğrim, düzüm münevver
Bedevisi oldum çölünde tekâmülün
olmanın en şahanesi belki de
âşkına düştüm sevda gölünde tekâmülün
düşmek bahanesi belki de.
Ezcümle ben bir Bozkurdum
hüzzam şarkılarda kayboldum
yanık türkülerde bağdaş kurdum
en nihâyet Gümüşhanlı oldum.
Okunan şi’rimin göynüne yüreğiyle dokunan herkese ayrı ayrı teşekkür ederim.
(saygılarımla)
5.0
100% (1)