Gökyüzü Hikayeleri -3 (Şair Ve Prenses - Vuslat*)
Prenses birden ağaca bakarak seslendi:
Şair orada olduğunu biliyorum çık ortaya. Şair şaşkın bir şekilde ortaya çıktı çok iyi saklandığını Sanıyordu. Dayanamadı sordu: Benim burada olduğumu nasıl anladın prenses. Anlamadın mı şair koca çınar bile bana duyduğun sevginin karşısında Saygıyla eğilerek bir demet çiçeğe dönüşüyor. Ve utanıyor, kendi hantal görünüşünden. Şair omzunu silkerek cevap verdi: Benim için bir tek çiçek var o da sizsiniz Prensesim. Gözüm başka, Hiçbir şey görmez. Prenses sevgiyle şairin ellerini avuçlarının arasına aldı. Oh dedi şaire: Hiçbir şey anlamıyorsun değil mi? Şu koca çınar Tanrının sana vermiş olduğu, Adı sevgi olan en güzel gücün karşısında,secdeye varıyor ve bir demet çiçeğe, Dönüşüyor. Prenses elinden tuttu şairin el ele evden içeri girdiler. Sadece ikisi, Meleklerin dahi kıskanarak baktığı iki insan. ŞAİR ve PRENSES Dövüşürcesine, sevişircesine, öpüşürcesine. ADEM ile HAVVA olmuşlardı.cennet kapısının dışında. Genç kız tanrının vermiş olduğu kutsal emaneti, yıllar boyu taşımanın gururuyla, Şaire uzattı. Bir derenin hiç kirlenmeyen sularında oynaşmaya başladılar. Saatler boyu yorulmadan utançlarını bir kenara bırakarak., Dövüşürcesine, sevişircesine, öpüşürcesine. Sarıldılar birbirlerine, Hiç ayrılmayacaklarmış gibi. Prensesin gözlerinden akan sevgi damlacıklarında, Şairin adı yazılıydı, satır, satır kelime, kelime. Güneşin aydınlığı çöktüğünde üzerlerine, İki cansız bedeni birbirine sarılmış halde buldular. Baş ucunda melekler ağlarken. Teşekkürler Anadolu’nun küçük bir vilayetinde yaşayan PRENSES sen olmasaydın bu hikayede oluşmazdı. BU ADAM senin hayata bakış açını da sevdi her zaman. Vuslat: Sevgiliye kavuşma (18-06-2006- Pazar) Tuğrul Ahmet PEKEL |
ve yine şiir değil.
yazılar bölümü daha uygun...
Sevgiler