Umûr-i Dünyaya,
. . . . .Çılgın Dalmışsan




Şu dehr-i-fâniye, meylin çok ise
Sırlar deryâsına, dalmak muhâldir
Sâhib-ul esrârdan, ruhsat yok ise
Esrârdan bir zerre, bulmak muhâldir

Aylak aylak gezen, hayta olursan
Başarı zevkini, tatmak muhâldir
Şeytanın mekrinden, keyif alırsan
Nefsine bir tokat, atmak muhâldir

Bu dünya dostların, dinden uzaksa
Ukbaya imanla, göçmek muhâldir
Cehd u gayretlerin, hakka tuzaksa
Sırat köprüsünü, geçmek muhâldir

Defter seyyiâtla, hepten dolmuşsa
Mahşerde bir berât, almak muhâldir
Namazın, zekâtın, noksan kalmışsa
Cennet kapısını, çalmak muhâldir

Umûr-i dünyaya, çılgın dalmışsan
Râh-ı-müstakîmde, kalmak muhâldir
Kalbi zikrullâh’tan, mahrûm kılmışsan
Müttakî bir mümin, olmak muhâldir

İdris ESEN, Mart, 2025, Erenköy

muhâl: imkânsız, hayal
dehr-i fâni: fâni dünya
mekr: hile, aldatma
ukba: âhiret
seyyiât: günah sayılan ameller
Umûr-i dünya: dünya işleri
Râh-ı müstakîm: doğru yol, hakk yol
Müttakî: ehl-i takva, Allahu Teala’nın
koyduğu yasaklardan kaçınan


Şair dostlardan:

Bu dünya fanisinin hilesine aldandınsa,
Gökyüzüne kanat çırpmak muhâldir,
Ruhun mezarını dünyaya bağladıysan,
Sonsuzluğa doğru uçmak muhâldir.

Kalp ki toprakla örtüldüyse eğer,
Bir diriliş rüzgârı bulmak muhâldir,
Kefen, mal ve makamlarla sarılıysa,
Hakkın huzuruna varmak muhâldir.

Bil ki gölgeler, hep ışığa susar,
Bir arayışsa, yol bulmak muhâldir,
Gözlerini perdelerle kapattıysan,
Hakk’a doğru bakmak muhâldir.

Esrakilic