Seni Semek mi?
Çiçek açtığı zaman,
Yaprağın sevinmesi. Ya da, Rüzgâr estiğinde, Fırfırının dönmesi gibi bir şey. * Seni sevmek mi? Ölü bir kışın ardından, Baharın can bulması… Ya da, Zifiri karanlık gecelerin yurdundan, Sabah güneşinin gülmesi gibi bir şey. * Seni sevmek mi? Gökten süzülen ilahi bir ışığın, Bebek beşiğine inmesi. Kıyamete eş tayfundan sonra, Fırtınaların dinmesi, Kurşuni bulutların delinmesi, Masmavi çarşaf misali, Güzelliklerin görünmesi… Ya da, Avcıdan kaçan yaralı aslanın, Gül fidanı ardına sığınması, Sevgiyle sinmesi gibi bir şey. * Seni sevmek mi? Tarladaki başakların, Un olarak fırında yoğrulması… Gurbetteki kimsesiz mahkûmun, Görüş kabinine çağrılması… Mezarlık yolundaki cenazenin, Canlanıp tabutta doğrulması gibi bir şey. * Seni sevmek mi? Sırlar çözülemez. Büyüler anlatılamaz. Gönlümde beş vakit namaz. Cümbüşümde susmayan sazsın… Bakışlarım okur sevda romanını sana. Gözlerinle dinler ama, Yüreğinle anlamazsın. İşte seni böyle sevdim ben. Ya sen nazlım..? Ya sen ne anladın? Beni sevmemekten… Mehmet Nacar |
Sevgiyle, şiirle kal.