13
Yorum
34
Beğeni
5,0
Puan
288
Okunma
Her lokması haz veren, gösterişsiz, boyasız.
Sofralar kurulurdu, eski Ramazanlarda.
Sohbetler edilirdi, samimi ve riyasız.
Hal- hatır sorulurdu, eski Ramazanlarda.
Dul-yetime verirdi, bir pide fazla alan.
Komşusuna koşardı, sıkışan darda kalan.
Misafir baş tacıydı, elde avuçta olan.
Ortaya serilirdi, eski Ramazanlarda.
Top patlayıp ezanla oruçlar açılınca.
İftar sofralarına, tebessüm saçılınca.
Üstüne hele bir de çaylar da içilince.
Huzura erilirdi, eski Ramazanlarda.
Sahurda yufka yerdik, komposto da yanında.
Ne hatıralar vardır, hepimizin dününde.
Vakit geçirmek için, fırınların önünde
Sıraya girilirdi, eski Ramazanlarda.
En güzel çağlarımız, garip göçmen bir kuşmuş.
Ne haz var ne heyecan, zamana yenik düşmüş.
O eski Ramazanlar, sanki hayâlmiş, düşmüş.
Ruhumuz dirilirdi, eski Ramazanlarda.
Çok insan utanmasa, oruç ta tutmayacak.
Cemiyete, camiye, adım da atmayacak.
Belki gelecek nesil, bu zevki tatmayacak.
Bu... utanç görülürdü, eski Ramazanlarda.
(Onuncuköylü İsmail SIKICIKOĞLU)
5.0
100% (11)