0
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
95
Okunma
"Günaydınlar!"
Beyaz boyalı çitler, dikenli telli duvarlar!
"Hayırlı ramazanlar! "
Zaten bu akrabalar, başka zaman aramazlar.
"Nasılsın komşu, birbirimizi görmeyeli?"
"Hamdolsun rabbime, her şey gerçekten çok iyi."
Ah, makyajın içinde kaybolan o kadın da neydi?
"Başınız bağlı mı, yoksa bekar mısınız hanfendi?"
.
Yanık bağrı, yorgunluk ve ağrı,
Çok severdi milli içkimiz ayranı.
Sıvası akmış binaların arasından, kuş markalı arabasıyla,
Son ses arabesk dinleyerek açıkken camları,
Sıçratarak kaldırırdı yatağında uyuyanları.
Yaşlı annesi onu bekliyor evde,
Bir kuru ekmek ile besleniyor günde,
Ve dolduruyor karnını, birkaç kutu Pfizer ile:
.
..
...
Hoş geldin Varoşlar Kulübüne!
Yalnız değilsin burada merak etme!
Işıklar açık, hırsız girmesin diye,
Ama biliyorsun, kimse yok evde:
Hoş geldin, bu yüzden yeni evine!
...
..
.
Küller çöpte, komşu yine aç uyuyor,
Bir kültürü yaşatabilmek için bir mahalle yetiyor.
İstenmeyen evliliklerden doğan çocuklar,
Sokakta birbirleriyle evcilik oynuyor.
Kulakların dedikoduda, gözün yine kapı deliğinde,
Elin tetikte, silah şakakta, ve beynin duvarda dağılmış halde...
Ev dediğiniz yer, kalbinizin ait olduğu yerdir, bilirsiniz.
Ama bayım siz evsiz değilsiniz, siz sadece kalpsizsiniz!
Bu günlerde, ancak böyle güvende olabilirsiniz,
Ama yine de, nereye park edeceğinize dikkat etmelisiniz!
.
O halde, hadi anlat bana, orta yaş krizini,
Tarif edemeyebilirim sana belki cenneti,
Ama söyleyebilirim, cehennem buradan çok daha iyi!
Çünkü artık kan emmiyor büyük parazitler buradaki,
Onlar sömürüyor zamanını ve tüm parayı cüzdanındaki.
Ve derler ki, eşsiz olan tüm o kar taneleri,
Sadece kar yağdığında bir o kadar önemli.
Herkes birbirinin aynısı burada halbuki...
Her şey, herkesin herkesinde,
Ve Herkes, herkesin her şeyinde,
Ama neden karışıyor, herkes herkesin her şeyine !?
.
..
...
Hoş geldin, Varoşlar Kulübüne!
Geldin, nihayet ait olduğun yere!
Işıklar açık, hırsız girmesin diye,
Ama biliyorsun, kimse yok evde:
Hoş geldin, bu yüzden yeni evine!
...
Topal ve kanadı kırık kumrular,
Tele konup yine şehir hakkında konuşuyorlar...
Gündüz, egzoz dumanı ve plastikle besleniyorlar,
Yuvalarında, yavrularına kursaklarından radyasyon kusuyorlar.
Aşağıda bir postacı, kendini kovalayan köpeği ısırıyor,
Bu sırada, bodrumdaki mülteci, Günışığı’nı görmeyi bekliyor.
Çünkü karanlık çöktüğünde... İşler gerçekten sarpa sarmaya başlıyor!
.
.
.
..
...
"Gözlerim şömine ateşinde eridi, ucuz bir marshmallow gibi,
Sabaha kadar seninle çivili yatağın üstünde sevişirken...
Aldattım seni kardeşinle ve kestim boğazını, bağlayıp ellerini,
Yarın afla salınacağımı bildiğim için, koğuşta öldüm gülmekten!
Ailesi gözlerinin önünde ölen çocukların çığlığı, müzik gibi geliyor kulağıma,
Beyler, dört yaşındaki kızları parçalayıp, çuvalla bırakın nehir kenarına!"
İşte bu kültür!
İşte bu kültür!
İşte bu bizim kültürümüz millet!
Kan, cinayet, istismar, kadına şiddet...
İnsan öldüremiyorsan, hayvanları katlet!
Göstermek için tükenmiş empatini, al tabancanı eline ve çek tetiği:
Ne görüyorsun, biraz bize bahset?
.
Kan...
Onlar sadece kanını istiyor, bilmiyor muydun?
O halde bedenin soğuyunca neden bir özür bekliyordun?
Kan...
Onlar sadece kanını istiyor...
Bu yüzden bedenin soğuyor ve maviye dönüyor...
.
.
.
BU SADECE KÜLTÜR!
İŞTE BU KÜLTÜR!
BU SADECE KÜLTÜR,
HİÇ ÖNEMLİ DEĞİL HANGİ TÜR,
ÇÜNKÜ KÜLTÜRLER DOSTUN DEĞİLDİR!
.
HEY, LANET OLSUN BÖYLE KÜLTÜRE,
BAK BANA, YOK BENİM KÜLTÜRÜM BİLE!
ÇÜNKÜ BU SADECE KÜLTÜR.
HİÇ ÖNEMLİ DEĞİL HANGİ TÜR!
ÇÜNKÜ SEN KÜLTÜRDEN NE KADAR KORKUYORSAN,
O SENDEN ON KAT DAHA FAZLA KORKUYOR!
.
KAN!
İÇ O HALDE BU KANI!
ÇÜNKÜ, BU SENİN GİBİ KÜLTÜRE TAPAN MİLYONLARIN KANI!
KAN!
BU VAMPİRLER SADECE KAN İSTİYOR!
KÜLTÜRÜN UMURLARINDA DEĞİL, BEDENİN SOĞUYOR!
KAN!
BİLİYORSUN, BU UCUBELER SADECE KAN İSTİYOR!
BU YÜZDEN BEDENİN SOĞUYOR VE MAVİYE DÖNÜYOR!
.
..
...
Poe’nun şiirlerine, Christhie’nin hikayeleri miydin?
Yoksa Savaş ve Barış’a, Suç ve Ceza mıydın?
Sindirella’nın Prens’i ya da Dorian Gray’in Basil’i miydin?
Ailem, kardeşim, kitabım ya da sadece başlığı mıydın?
Her ne olursan ol, şimdiye dek yazılan tüm kurallar,
Kan emmekten beslenen kültürler ve diğer normlar,
Hepsi, seni bir sayıdan ibaret gören,
Fikirlerin ile ilgilenmeyen ve sana kim olduğunu sormayan
İnsan kılıklı canavarlar tarafından
Özenle ve Acımasızlıkla
Sadece Siyah ve Beyazla kaleme alındı.
Ve kendi kurallarına uymayan canavarlar,
Bu deli saçmalarını,
Arada sırada onun bunun suratına savurmak için
Tarih boyunca, büyük bir zevkle kullandı.
. . .
Kundaklama ile kazara çıkan yangın arasındaki farkı biliyor musun?
Peki, sence hangisinde birilerini kurtarmak için mücadele ederdin?
Belki, ellerini boya kutusuna daldırıp, yüzüne bir gülücük çizerdin,
Ama buradaki herkes mutsuz ve siyah beyazlardan ibaret, görmüyor musun?
Eh, çok şey oldu sonlu hayatımızda,
Bırakacak pek bir şey yok arkamızda.
Başkasının işine burnumu sokmadım,
Ve sanırım sen de böyle yaptın.
Bu yüzden Rab gökteki tahtında,
İkimize baktı ve buyurdu anında:
"Hey, rahat olun, siz sadece ölümlüsünüz!
Yine de bir canavar olmamayı başardınız,
Bu kısacık sonlu hayatınızda."
Hadi, şimdi eşyalarını topla,
Al tuvalini ve boyalarını yanına,
Çizebilmek için gidelim birlikte, mutluluğun resmini.
Elimi tut, ve herkes bize baksın ayrılırken...
Nefret kussun dilleri, taş fırlatsın elleri,
Işığımız, tüm gecenin karanlığını aydınlatırken...
Normal değilsiniz desinler, onlar gibi renksiz olalım istesinler,
Bu kan emici ucubelerin şehrini birlikte terk ederken...
.
Gidelim birlikte,
"Normal" olan ucubelerin normlarını reddederken...
.
..
...
...
..
.
Şiiri bitirirken seslenmek istiyorum okuyuculara,
En değer verdiğinizi bulun ve çekin yanınıza,
Kardeş, arkadaş, anne ya da baba,
Yahut sevdiğiniz oğlanı ya da kızı,
Ya da ikisi birlikte olanı, yahut ikisi de olmayanı,
Ona değer verdiğinizi hissettirin farklı bir şekilde,
Sadece onun ve sizin anlayacağınız bir şekilde,
Diğer kimsenin dediklerini ya da ne düşündüğünü umursamadan,
Onun uyumsuzluğunu, renklerini, farklı oluşunu yadırgamadan,
Hatta tam aksine, tam olarak böyle olduğu için,
ONU "TÜM NORMLARIN" ÜSTÜNDE SEVDİĞİNİZİ SÖYLEYİN!
.
.
.
DOĞMADAN ÖNCE MUHTEMELEN BİR HİÇTİM,
BU YÜZDEN BÖYLE DOĞMAYI TERCİH EDEMEZDİM!
YAKINDA BİR HİÇ OLACAĞIM YENİDEN,
O HALDE NEYİM ŞU AN İLE GELECEK ARASINDAKİ BEN?
Kendimi nasıl inşa etmeliyim?
Yoksa herkese mi benzemeliyim?
Cennet, tekelindeyse normallerin,
Beni yaratan Yüce Tanrı, bir çift sözüm var:
"En güzel yerini lütfen bana saklasınlar cehennemin!"
.
VE GERÇEKTEN NORMAL OLMAK İSTERDİM!
Normal olabilmeyi isterdim...
Bunu aramızda bir sır olarak tutmayı önerirdim.
Çünkü normal olan kimse ihtiyaç duymazdı,
Normal olmak için normalmiş gibi davranmak zorunda kalmazdı!
Normal olabilmeyi isterdim, gerçekten isterdim.
Ama bebeğim, özür dilerim, ben maalesef böyleyim.
Ayrıca sana bu konuda borçlu değilim:
Odur ki dediğim, olamayacağım bir şekilde normal olabilmeyi...
O halde n’olur, hadi, normal olmayan bir şekilde sev beni.
.
Herkes yanımızdayken, normalmişim gibi tut ellerimi,
Ama kimse bakmıyorken, normal olmayan bir şekilde sev beni.
.
Ne olur, "normal" olmayan bir şekilde sev beni...
.
..
...
5.0
100% (1)