Bırak aksın gözyaşların
Sevinç için aksın, vuslat için aksın...
Bırak damla damla aksın.
Seni gören görüyor, seni bilen biliyor.
Karanlık her
gecenin ardından sabahın aydınlığı karşılayacak seni...
Güneşin
gülüşü...
Ne çok şarkılar barındırıyor nemli gözleri
çocukların...
Ne çok umut taşırlar, özgürlük taşırlar,
beyaz kanatlı güvercinler gibi...
Öbek öbek gitmişlerdi,
hüzün hüzün sürülmüşlerdi öz yurtlarından.
Mekke’yi anımsar insan, Medine’ye hicret eder gibi.
Bir adım ileri, iki adım geri gider gibi.
Yüreğinin yarısını oracıkta bırakır gibi.
Boynu bükük gidiyordu
çocuklar...
Sessizdi yollar.
Haneler sessiz,
Duvarlar sessiz,
Sokaklar sessizdi...
Tenhada bırakılmış yavru bir ceylan,
Yuvası yıkılmış kuşlar gibiydiler.
Gidiyorlardı...
Ya sisliydi hava, yada ağlamaya ramak kalan gözler nemliydi...
Ayrılıklardan ayrılık seçmek gibiydi..
Uzaktan gidişlerini gözleyen haneler, gitmeyin diyemedi.
Kalın diyemedi bir bir boşalan şehir.
Durdu dedesinin elinden tutan
çocuk..
Dönüp geriye baktı kararlı bir tavırla.
Ve haykırdı:
Üzülme evim!
Üzülme sokağım!
Üzülme bahçem!
Bu can bu bedende olduğu müddetçe geri döneceğim.
Bir gün sana yine geleceğim.
Bekle beni
vatanım, bekle beni Gazzem geri döneceğim..
Onu duyan diğerleri,
Diğerleri.
Diğerleri hep bir ağızdan haykırdı:
Bekle bizi GAZZE geri döneceğiz.
Geri döneceğiz..
Abdurrahman Tümer