DERTLİ ANAM
Anam dertten kederden acı ninniler söylerdi
Hüzünlü boynu bükük yürek yakan sözlerdi Yüzüme bakmadan kürtçe türküler söyledin Rüzgarın sesi dumanlı dağın ardında gelirdi Sen üzülme canım anam üzülme dertli anam Elindeki ekmeğinden aşından çaresiz kaldın Verdiğin sadece saf su ile yavrunu büyüttün Dört duvar adından sessiz göz yaşı dökerdin Annemin dilinden kürtçe ninnileri söyledim Sen üzülme canım anam üzülme dertli anam Tarlanın yolları taştan kayalık nasıl gideyim Toprağı kuru pulluk girmez ne ile çevireyim Uzamış otlar içinde diz çöküp elimle biçeyim Güz geldi hava tez kararır soğukta korkarım Sen üzülme canım anam üzülme dertli anam Yağmur yağdı seller aktı emeğin sele karıştı Yokluğun içinde toplayamadım ben kendimi Ne sütünden nede yoğurdun yüzünü gördüm Yetim yoksul reşbere boyun büktürür dedim Sen üzülme canım anam üzülme dertli anam Bahar sabahından topraktan çiçekler çıkmış Çimin içinden alacalı renkler bostanı sarmış Fesleri başında üç etek gelin entariler giymiş Armudun dibinden kürtçe türküler söylemiş Sen üzülme canım anam üzülme dertli anam Yaylada oturmuş köylü gelinler elinde orağı İncitmeden esen seher yeli estirir sıcaklığını Güneşin altında oturan içerler soğuk ayranı Köylünün kadını çektiği çileden yanar bağrı Sen üzülme canım anam üzülme dertli anam Berlin / Pevruzi Hasan Yıldırım |