ER/İNDİ GELİN
Puslanmış aynada kendin görünce
Endamı yokladı düründü gelin Kapıldı rüzgâra değer verince Bulunmaz kumaşa büründü gelin Hayal ile yaşar gerçekten kaçar Gözü havalarda yüksekten uçar Saksı çiçeğiymiş açtıkça açar Kuruldu köşeye barındı gelin Sabahı öğleni akşamı bilmez Her zaman kaşları çatıktır gülmez Dilinde yüreği sonuca gelmez Kaf dağından daha serindi gelin Başına bağlıyor püsküllü şeşi Görenler sanıyor hamarat kişi Bilmiyor ekmeği katığı aşı İş ucundan tutmaz erindi gelin Kaçarım şerrinden toz olsun izim Görmesin yüzünü görmesin gözüm BUCAN’ım tükendi kalmadı kozum Düşürdü tuzağa korundu gelin (BUCAN Kurdoğlu) Mustafa Bozkurt |