sessizliği de güzel görüyordu elçi sessizliği de duyuruyordu can kulağına bir başka hüsün şahikası kırık hecelerle elif-lam-mim diye kaf diye sad diye her harfin tenini çizerek
pak nefesler eşlik ediyordu geceye dudağında kilitli bereketli sessizliğin açılışını beklemedeydi elçi’nin dudağında saklıydı hüzünlerle yoğrulan en güzel adreslerin hepsi hep sıcak hep aşina hep nazlı
adının anılmadığı uzun dönemler oldu lazım değildi kimseye unutulmuşluklarda bir yetimdi ne anne sahip çıkabilirdi ne baba tutabilirdi elinden yoktu ki elleri
yokluğu kimsenin derdi değildi O’ varlığa layık görünceye dek başkaları sevmese de olurmuş gibi karanlıkta kaldı onca yıl kimselerin görmeyişi üzmedi onu O’ varlık neşesine buyur edinceye kadar
karanlık vadilerde su arıyordu kendine bir yere tutunmak istiyordu dal budak uzanmak istiyordu varlık göğüne çağrı gelmiyordu hiç yönsüzdü kıblesizdi istikametsizdi
her an her köşede hasretin sancılı bekleyişlerinde dizi dibinde susuyordu her şey çıt çıkmıyordu
şimdi baş koyduğu secdeleri vardı alnını dayadıkça nefesine dolandıkça ayetler eşsiz bir yakınlığın ufkuna doğuyordu sonsuz ümit güneşlerini ağırlıyordu dudakları
suskunluğun çeperi yırtılıyordu sessizliğin köklerinden dallanıp budaklanıyordu tüm kaygılar, korkular, hüzünler hayallerin hepsi müjdelerin tümü
işte mekke’nin siyahhecesi işte medine’nin apaydınlık gökleri işte elçi cennete eğilen söz ağaçları adını söyledikçe istikametin sabahına sığınıyordu Rabbince kabulün sakin limanına iltica ediyordu
işte bu yüzden tutunmamızı istediği emanetler bırakır bize hz. peygamber Allah’ın ipi gibi onlara sarılın der bize onlarla tutunun göğe der düşecek olursanız onların hatırasına tutunun Allah hatırını göğsünüzde duyduğunuz kalp atışları kadar gerçek bilin nabzına dokunduğunuz şah damarınız kadar yakın bilin
seve seve vazgeçilenler candan öte sevmeleriniz olması gerektiğini hatırlatmalı size der hatırası candan ala canandan öte bir sevdanın kanını akıtmalı kalbinize
hatırlamak gözyaşı dökmek için değil dünya çölünde elimizden kayıp giden canı güzel bir potaya akıtmak için acımak için değil hırs ve hasetlerin kerbelasında susuz ve tesellisiz kalmış ruhlarımızı bir kevserin başına oturtabilmek için
giderken… gitme diye yalvaran çığlıklarını hatırlayın gitme… kal diyen dostlarının feryadına bir daha kulak verin gitmek, candan olmak kalmak, canlı kalmak öyle sanılıyordu hep öyle sanıldı
oysa gitsen de kalsan da candan olacaksın, zaten canlı kalmayacaksın bil ki gök kubbe altında yaşayan, yeryüzünde hareket eden ne varsa gün gelecek ölecek can verecek
kalmaya direnmenin kime faydası var ölümü geciktirmek kime hayat bahşeder durduramadığın ölümü bir anlamla doldur önünü alamadığın can verişini bir sevdanın pazarına sür
zaten eriyen sermayeni bir kutlu Müşterinin eline koy tükenmeden sat canını değeri düşerken… değerli bir bedele ver ömrünü razı ol ölüme…
altını üstüne getir hayatının öncelediklerini ertele ertelediklerini öncele kaz ömrünün toprağını altını üstüne getir hayat tarlasını
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
gitme diye yalvaran çığlıklar şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
gitme diye yalvaran çığlıklar şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.