Ruhsuz (2)
Korkmazmısın seni beni fani kul diye,
Yaradan evrenin sahibi yüce tanrıdan, Zifiri karanlığa mahküm eylediğin dünyama, Bir anlıkta olsa güneş olup doğmazsın... Renga renk papatyalar olup açmazsın, Aşka asırlık kurak saydığın gönlümde, Hapsolduğun gözlerime neyin düşmanısın, Yaş olup akarsın ömrümün en ucrasına... Bırak hazanda olsa saçların savrulsun, Baharın gelişini beklemekle solan yüzüme, Ay ışığı eşliğinde ellerim ellerinde erisin, Terin süzülsün tepeden tırnağa tenime... Kır inat zircirlerini can suyu ol gir bedenime, Dolaş dur ruhumun çöle dönmüş dağ bayırında, Tüm yol bilmezliğinle rastla intizarlı kalbime, Dinle kalbimin hüzzam makamındaki sen şarkısını... Yetmedimi bağrıma kınsız hançer yahut, Paslı mızrap olduğun yarayı dermansız bıraktığın, Bu neyin hesabı yokluğunun katre-i mateminle, Yarı ölü bedenimi inim inim inlettiğin ruhsuz... Yazık değilmi kem gözlü cümle alemin nazarında, Sen yazılı gönül sayfalarımı eylersin rezil rusfa, Olunca gece ney sesi eşliğinde mey kokan nefesimle, Özleminin harıyla kor kor yandırırsın esirin seveni... Ayrılıkların Şairi Osman Dastan © 23 /12 / 2024. 04:40 |
Yaradan evrenin sahibi yüce tanrıdan,
Zifiri karanlığa mahküm eylediğin dünyama,
Bir anlıkta olsa güneş olup doğmazsın...
Bu şiir, hem içsel bir sorgulama hem de Yaratıcıya karşı olan sorumluluğun hatırlatması olarak oldukça derin ve anlamlı. Her kelime, bir uyarı ve içsel bir hesaplaşma içeriyor. Sizi kutluyorum, üstadım!