Bu Şehir Yutuyor beni
Bu şehir Yutuyor beni
Bu şehir, içime gömülen bir yük gibi, ait olmadığım sokaklarında kayboluyorum; duvarları çatlamış binalar, her köşe başka bir hüzünle karşılıyor beni. İnsanın gitmek istediği bir yeri olmalı, düşlerinde yeşeren alabildiğine yeşile tutan bir bahçesi, rüzgarın taşıdığı hatıralar gibi, bir anı peşinden koşar gibi; belki de bir deniz, mavinin kucağında kendini unuturcasına Kıyıyı okşayan dalgaların sesinde bulmalı kendini, belki de, bir limanda bulmalı kendini. sert fırtınalarda sırtını dayadığı birileri olmalı, güçlü, sarsılmaz bir bağla göğsüne yaslanabilmeli bir çocuk mahçubiuetiyle, gözlerinde mavi kadar sonsuz yeşil gibi derin bir sıcaklık olmalı, Acılarını unutmalı, dünyaya isyankar kollarında kaybolmalı bir dostun sıcak sözleriyle sarmalı, bir ev, bir yuva olmalı. buradayım, Ve bu şehir yutuyor beni, İrin kokan mahsenleriyle, Pas tutan demir parmaklıklarıyla hapsediyor beni Ben ve benden olan ne varsa. içimde bir boşlukla ulaşamayacağım bir gökyüzünün karanlık boşluğunda sallanıyorum, |