DEĞİLDİREvvelâ renkler kirlendi Allarımız al değildir Kovanlar ayıya teslim Ballarımız bal değildir Ömür bitti, mühlet doldu Bahçemizde güller soldu Ağaç meyve vermez oldu Dallarımız dal değildir Çöplüklerde ötenler var Başlamadan bitenler var Uçuruma gidenler var Hâllerimiz hâl değildir İz bırakmaz, yürür karda Bazen kolay, bazen zorda Her şeyimiz hile hurda Mallarımız mal değildir Menzil olsa da muradı Kolay geçemez sıratı Yollara kırdırır atı Nallarımız nal değildir Küçükler büyüğe çatar Gece değil gündüz yatar Her ne varsa kire batar Ellerimiz el değildir Bir sağdan bir soldan eser Kâh çoğalır kâh da keser Yağmurlar buluta küser Yellerimiz yel değildir Davul zurnalar devrilmiş Kopuz çelloya çevrilmiş Sazlar gitara evrilmiş Tellerimiz tel değildir Ömrün meşgalesi çoktur Beti bereketi yoktur Omuzlarımızda yüktür Yıllarımız yıl değildir Yalana saplanmış çoğu Ne varı bilir ne yoğu Etrafına saçar ağı Dillerimiz dil değildir Muteberdir şimdi parsa Bahçe, tarla olmuş arsa Betonlaşmış her ne varsa İllerimiz il değildir İnsan hazıra alışmış İki yatmış, bir çalışmış Yokluklarını bölüşmüş (!) Rollerimiz rol değildir Menzil uzak, çok yorulduk Ecnebilerle karıldık Düştük, yılana sarıldık Kollarımız kol değildir Kaybettik o eski gücü Nerde aramalı suçu? Uçuruma varır ucu... Yollarımız yol değildir Ana babayı bilmezler Düğün, bayramda gelmezler Asık yüzlüdür, gülmezler Döllerimiz döl değildir Kirlidir, görünmez dibi Sağı solu olmuş yapı İçine atmışlar çöpü Göllerimiz göl değildir Duymamıştır vaveylâyı Güneş zanneder aylayı Ne bilsin Kays’ı, Leylâ’yı Çöllerimiz çöl değildir Ne rengi var ne de ne koku Özüyle uyuşmaz doku Farksızdır pembesi, akı Güllerimiz gül değildir Kimi para pula tapar Şeytanın yoluna sapar Kemiği havada kapar Kullarımız kul değildir M. NİHAT MALKOÇ |