Aidiyet bana göre değil
Aidiyet bana göre değil
Nedense bulunduğum yere sığmadım hiç başımı alıp gitmek aklımın köşesinde dürtüp dürdü çocukken kaç kez evden kaçtım bilsen dil bilmez yol bilmezken yollara düştüğüm hoş sonunda başardım kaçmayı Kuzu güderken kuzuları bırakıp gittim okula giderken okulu bırakıp gittim çalıştığım her işte falsoydum uyum sağlamadığımdan değil dalgalanırdı aklım çeker giderdim büyük hayallerim vardı içinde para pul mal mülk olmayan dağları gezmek ovalarda dolaşmak denizi seyretmek bir çeşme başında uzanıp yatmak hele yağmuru elim cebimde sırılsıklam dolaşmak memuriyetime de hiç ısınmadım hep muhaliftim hep sürüldüm gittiğim her yerin amiri geldiğim yerdekine gelsin gelsin biz onu adam ederiz deseler de hiç biri beni adam edemedi adam olmak nasıl bir şeydi onlara göre bilmem ben hep bildiğimi yaptım tanıyanlar ailem çevrem bunun sonu iyi değil deseler de bu ev bark çoluk çocuk bilmez deseler de hepsi oldu hem de alasından şükür ben yine gitmelerdeyim ay düşer peşime güneş kovalar beni yıldız yağar üstüme göğün boşluğunda kanat çırptım hep sonsuza bilmek istedim her şeyi okumak istemedim hiç bütün kitaplarım yarımdı ben bildiklerimi harfsiz topladım bir yere bir şeye bağlı kalmak bana göre değildi hep gitmek istedim hala istiyorum salıma binip menzile belki de bu dünyaya ait değilim Coşkûni |
Hani biraz daha uzayabilir, içi daha da dolabilirdi, diye düşündüm.
Herkes bu dünyalı olmak zorunda değil, Ahmet hocam. Bu denli kirletilmiş ve karman çormanken üstelik...
Çok tebrikler, saygılar kaleminize.