Kaybolan düşünce!
Zaman,muamma perdesi,muallakta düşünceler
Beden yokluğa zıt kutub,varlıkta marifeti Hüneri nedir?Yokluğunda,varolandan perdeler! Seher vakti kapanırlar,geceye açılırlar! Bir dişlinin çarkındadır,doğmakta olan gece Ağır ağır kıyılmakta,rengarenk aydınlıklar Gece tekerrüre gebe,doğar,ölen düşünce! Kapanıp giden vedalar,açılan elvedalar! Düşüncenin gölgesinde,sembolleşir ümitler Odandaki hangi eşya,hep yerine koyduğun? Nasıl konuşur bir eşya,nasılda seni dinler? Gidene nisbet her gece,yerinde seni bekler! Afaklar kızıla çalar,gün batımında her dem Ben hep kızılın ötesi,ateşler içindeyim! Hangi nemrut düşünce,idamım olur bilmem? İbrahimi bir kaderin,aptalca hissindeyim! Gökyüzü aynı çerçeve,mühürlenen gözlerde Gökyüzü kadar engindi,baktığım o gözlerde! Uykusundayım,kabusum olacağın rüyada Rüyalarımda kalmadı,kaybolan düşüncede! Recep GÜLŞEN |
Şafaklara hasret, olmayan sabahlara uyudum.
Karanlıklarla yaşadım, yıldızsız gecelerde.
Kaybolan nesneler, kaybolan düşünceler
Senin hayalin ve sevdan idi, kendimi bulduğum
Hep güneşi bekledim, ışıksız gecelerde.
Bil ki bu sevda hayallerle yaşadı.
Kurdum hayallerimi, maveralar ötesine;
varmasın kimseler diye.
Bil ki bu sevda umutlarla yaşadı.
Sakladım umutlarımı, hüzünlerin gölgesine;
bulmasın kimseler diye.
Nerelerdesin bilinmez, mesafeler ölçülmez.
Bir nefes kadar yakın, hiç varılmayacak gibi uzaksın.
Tavırların sezilmez, ahvalin bilinmez.
Annem kadar barışık, bir çocuk gibi dargınsın.
Keşmekeş düşünceler, muamma durumlar,
Ufukta bir kızıllık;
Şafak mı, gûrûb mu? Bilemiyorum.
Kulağımda bir nağme;
Caz mı, hicaz mı? Anlamıyorum.
Lakin yüreğimde bir sevda;
O sensin biliyorum.