H Ü Z Ü N G Ü L ÜŞiirin hikayesini görmek için tıklayın *** Karanlıkları döğer durur yumruklarım ***
*** Taş duvarlardan da beterdir sağırlığı yalnızlığımın *** *** Tutup da anlatamazsın en derin yaralarını *** *** Çıkmaz kanayan tenine bir parça tütün basacak *** *** Artık tüm güzelliklere kapatırsın gözlerini *** Sen gelirdin çoğu zaman rüyalarıma Sonra gözlerin, gözlerimin kıyısında Demir alırdı ıslak akşamlarımda Uykusuz gecelerimin feryat eden Uzak seslenişlerinde hüznümün şarkıları ile Hep, hep gülerken ağlardı Seninle dolu gözlerim Ölürcesine uçsuz bucaksız Aşkın vardı erişemediğim Akşamlar inerdi Yalnız ve tarçın kokulu elma tadında Bahar ışıltılı birer okyanustu bakışların Kaybolduğum, derin gizeminde Gelirdin de çoğu zaman Eylül yağmurları gibi zamansız Yine eylül yaprakları gibi uçuşup Kaybolurdun dünyamdan Akşamlar inerken çoğu zaman Gitme kal desemde Bir fırtına olurdu sanki gidişler Baharı getirirdin usulca Bilmez sanırdın, anlamaz gözlerim Sen mi gelirdin... anlamazdım Saçlarında hep bahar kokuları Sen miydin gelen ? Bahar mı inerdi akşamlarıma Anlayamazdım... bir esintiydin Badem çiçekleri kokulu Zamandan Şimdi Yazdığın romanlarda sayfalar yırtık Ağlama gidenler gitti Bahar yağmurları sellere kaldı Bense ; hasretin yaşlarını dökerken Bilmem ki nerede hala gönül durağın Bilir misin ki şu gönlümde Ne acılar var Savrulan çöllere hüzün külüyüm Günay Koçak 28. 10. 2024 |