YALNIZLIĞIN BİR SESİ KARANLIĞIN CÜSSESİcam önü bir kanepe, bir sehpa, bir yarım fincan, ağzına kadar dolmuş bir küllük, ve sonu gelmez feza, en büyük açık sinema, baş rol ay gibi parlak, figüran sessizlik, içime içime konuşan bir yürek, onu ona, bunu buna giydiriyor, ne ayak pabucunu tanıyor, ne hırka kolunu buluyor, açlık kol geziyor, pulsuz nameler gibi, o kulaktan bu kulağa dolaşıyor, üstelik ayaksız, sesler yükseliyor, bir şimşek düşüyor gönül sazıma, ne ayak kalıyor, ne kol, kaçan kaçana, yağmur yağıyor cama değil, gönlü diyarıma, ağlamak ilçe oluyor, ben muhtarı, niçe sonra fincan buz, küllük taşmış, bir iskelet, gecenin matemini silkeliyor, dilimden dökülüyor, yalnızlığın bir sesi, karanlığın cüssesi, vardı, varmış belkide hiç biri… Sibel Karagöz #sibelkaragözşiirleri #sibel_karagoz |