BİR GÜL ÖTESİNDE SEVDİM
BİR GÜL ÖTESİNDE SEVDİM..
Ben, seni bir bülbül gibi, Bir gül ötesinde sevdim.. Ve sen yoksan; Bir zehir gibidir baktığım resmin, Bir ölüm gibidir senin yokluğun.. İşte o anda; Sanki kararmış gecelerden gelen, Gözüme düşen bir sızı gibi , Yüreğime sıçramış bir acı gibi, Gözlerimde kalır senin hayalin.. Ve serin bir çizgi gibi, Düşersin sen yüreğime Karanlık gecelerimin zemherisinde.. Şimdi ne zaman bir gece olsa, Sen gelirsin ansızın bir anda aklıma, Sen gelirsin buz kesmiş odama.. Ve ben umuda yelken açan bir gemi gibi, Senin limanlarına açarım yüreğimi.. Sen zor bir yolculuk olursun bana.. Hani bir fırtına gibi olursun da; Yüreğimin güvertesi parçalanır, Senin kasırganda.. Sonra donmuş bedenim düşer senin rıhtımına.. Sen kimi zamanda bir masal olursun Benim düş sokaklarımda.. Ve ben her düşümden sonra, Senin yollarına düşerek, Yasak sevdanı yazarım elyazmaları gibi, Şehrin her kaldırımına... Sonra gün görmemiş bir acı ile, Seni söylerim... Seni okurum şiirlerimde.. İşte o zaman; Kara sevdalıya çıkınca benim adım, Yüreğimi senin sevdan ile yamarım.. Son sözümüde, Sen diye vururum sazıma Ve sen mızrabıma düğümlenirsin Tellerimin arasında... Ben seni sevmeyi de, Seni özlemeyi de bilirim sevdiğim.. Çünkü sen, Uğruna hayaller kurduğum, Aynalardan bile sorduğum, Gözlerin gözlerime değdiği zaman, Göğsüme vurduğumsun... İşte o yüzden sevdiğim; Ben senin yürek kaleminin mürekkebiyim.. Ben senin çıkrıksız kuyunda ki suyun dibiyim.. Ve ben sevdiğim.. Sen diye koştuğum bir gül uğruna, Kaçak girdiğim bağından, Kovulmuş bülbül gibiyim. İşte iki gözüm... Bundandır benim sana hasretim.. Bundandır benim sana feryat edişim.. Ve bundandır Bir bülbül gibi, Bir gül ötesinde seni böyle sevmelerim.. Senin için ateşler arasında yanmalarım |