kör kütük Aşığım!
Bir türlü, birleştiremiyorum...
İçimdeki kopukluklarla, dışımdaki bozuklukları... Uçurumun kenarındayım Arkadaş! Bir sevda kalesinin burcun da... Vazgeçilmez gönül belasına, bulaşmış... Topuklarım boşluğun avucunda.. Ölüm kucağını açmış... Azrail, rüzgarın fısıltısı ile... adımı çağırır... Nefesi ensem de hissediyorum! Donup Kaldım, parmaklarımın ucunda! Artık, Uçurumun kenarındayım Arkadaş! Bir ani rüzgar yetecek! Ha esti, ha esecek! Ha düştüm, ha düşeceğim! Uçurumun kenarındayım Arkadaş! Uygulamak için Divan hazır! Emir için Ferman hazır! Ceza için, Kurban hazır! Kaderin, hayata oynadığı oyun! Başım dönüyor... Miğdem bulanıyor... Beynim sulanıyor... El eder... Gel der.. Göz eder... Uzaktan gülümser... Ölüme davet eder... Yalan değil! Oyun değil! Ölüm bir afet! Uçurumun kenarındayım Arkadaş! Ölüm, önüm de... Azrailin nefesi ensem de... Bir dokunuşu... Bir ufak rüzgarı... Canıma bedel bir son duruşum... Bu sevda... Bu sevgi... Sanki, zakkumdan bir zehir! Arkadaş! Sevda kalesin de sanki, bir infaz! Olur da, bir tek hatayla... Ayağım kayarsa... Dengem bozulursa... Suyum ısınır! Düşerim ölümün kucağına... Dinçer Dayı |