Gidişin kaldığı yerden
I.
Bütün aşk müktesebatı ve onca yaşananlar Sarılınca boğazına Eski model bir otomobille şehri terkediyor anılar Arabesk çalıyor kasetçalar Uzaklarda bir noktaya saplanıyor karanlıklar II. Sana kahkahalarla gelmeyi çok isterdim. Ama hüngür hüngür ağlayarak… Ya da derli toplu, düzenli, tertipli… Fakat darmadağınık, paramparça, yalınayak, çırılçıplak… Peki niye? Bu yorgun beden, Tepeden tırnağa ciddiyetim, Bu uykusuzluk, bu çaresizlik neden ? Sen, gülüm sen… III. Hadi ‘özgün’ de deme Bozduysam bazı şeylerin orijinal hallerini ‘Farklı bir tarzda seslendirmiş’ gibi ele alabilirdin beni… Yaban çiçeğim Ayrık otum Dikenim IV. Hep sensizliğe… Haykırdım, çıldırdım ve kükredim… Benim senin gibi Ne cinnetim var ne de cinayetim Hep yokluğuna… Abuk sabuk hareketlerim… Kendimi kaybedişim Delirişim… V. Bugün Eski model bir otomobille şehri terketse de siyah beyaz fotoğraflar Bu gidişin bir de dönüşü var |
dönüşler olduğunda her şey kaldığı yerden devam eder mi
sanmam...
araya zaman uzaklık ve güvensizlik kırgınlıklar girmiştir
tebrikler...
saygıyla hep