Tahammül mateminde kaybetti ışığını pervin yıldızıKarşılıklı hislerin gül yaprağı dökümünde için için müstahak hasretler biriktim Vebal kırağında titredi kelimeler dudaklarımın kuşkonmaz ikliminde Kelebek ürperişlerimin günahı sen Tenezzüle tebessüm olmayışının gün doğumunda kuşkulu sevmelerinin nöbetinde firak yaprak açtı Zatürre muştulu kirpiklerin düşler sererken hüznüme Sen ömrümün son geçidinde yazdan kalma mehtap, hıçkırığıma avaz, gönlüme tipi ve yas… Maalesef zayiatlarında yangın küllenmiyor Kor sancılar yüreğimi köpürmekte ve insafı yok gözlerinin Gamzelerinde harmanlanırken hasretimin gül ağıtı Hüznümün hasat vakti yaklaşmıyor Dile gelmeyen hislerin tuz basımında kâfi gelmiyor tebessümler deşilmiş yaraya Noksan bırakılmış ömrün ar’afında simamda gülüşün, gözlerimde oluk oluk hasretin… Tahammül mateminde kaybetti ışığını pervin yıldızı Düşler kurdukça gözlerin ile tomurcuklandı hazanda gül Tutkular zindanında boynumdaki prangasın sen Anlattıkça seni sızılı karanlığa boynu kırıldı cümlelerimin Sen ki gülüşüm azizesi, gözlerimin efsunu Bir bilsen ne serin sular yaktı sensiz tenimi Ne ateşler ruhumda sevdanla serinledi Sensiz yaşanmıyor gönlümün mührü, dudaklarım sızısı… Müsaade çıkmazında kirpik enkazındayım, tarifi yok sen sızılarımın Toprak aşındı özünden ben sana yamalı ve yürekten yaralı İçime doldukça zehir zemberek bal ve şerbetten sevdan ar’aftayım Dil kerbalasında soldu v’edalar, taşlar kayalar çiçeklendi sol yanımdan Zayıflamadı kalbimin sen ritmi Ey simama işlenmiş sarı hüzün yaşanmıyor sensiz… 1127 Ramak kaldı vuslata … |