AZ DEĞİLİZ ASLINDA TÜKÜRSEK NEHİR OLURBu günkü pasifliğin temelinde azlık yok. Çokuz amma aslında beyinlerde vehn var. Neden korkuyoruz biz,kıtlık yok, aç değiliz? Peygamberden günümüz aydınlatan hadis var. Zaman o zaman şimdi,Müslümanlar dünyalık Menfaatler peşinde ölümden korkuyorlar. Bölük -pörçük olmuşlar, sanır ufuk karanlık. Maddiyata tapıyor,sorumsuz yaşıyorlar. Allah aldı imansız olanlardan nurunu. Kâfire de bahşetti iblis dirayetinden. Zira toplumlar azıp şirke biat etmişti. Uzaklaştı günbegün Allah’ın Ayetinden. Ne zaman ki küfr ve şirkten çıkar isek temize. Allah işte o zaman verecek cehd’e vize. Müslümanlar dünyayı eyleyecek revize. Düşman kayıp üste kayıp verir dirayetinden. Bırakalım boş yere atıp atıp tutmayı. Düşmana biat edip haram lokma yutmayı. Haram olduğun bilip zevkle azcık tatmayı Vatan topraklarını yabancıya satmayı. Kurtuluş günü yakın doğudan başlar akın. Karanlıktan kurtulup doğacak nura bakın. Kelime-i şahadetten, tekbir’den taçlar takın. Mutlaka o kurtuluş olacak, tarih yakın. Emine Balı Oğuz |
Sahabe: - Ya Rasülallah, o zaman sayımız az mı olacak? derler.
Efendimiz (s.a.v.),- Hayır, çok olacaksınız ama sizin çokluğunuz su üzerindeki saman çöpünün çokluğu gibi olacak, ağırlığınız olmayacak. Bir de vehm hastalığına yakalanacaksınız."
Sahabeler, vehm hastalığı nedir? Diye sorar.
Efendimiz (s.a.v.): "Dünyayı çok seveceksiniz, ahireti unutacaksınız." buyurur.
Kıymetli hocam izninizle ilk kıtada bahsettiğiniz hadisi şerifi paylaşmış olayım. Maalesef biz sadece bir kalabalığız.
Bir akademisyenimizin dediği gibi;
Şu ya da bu meydanda toplanmış 10 binlik, 100 binlik "kalabalıkların" bir ehemmiyeti yok; çünkü adı üstünde biz sadece bir kalabalığız; kalpleri, hedefleri, umutları, hesapları, planları paramparça bir "kalabalık".
En "ipe-sapa gelmez" meseleler için birbirini harcayan,
En "kıytırık" konularda tartışma bataklığına saplanıp kalan,
Hoş görmeyen, affetmeyen, sabretmeyen; öfkeyle kalkan ama hikmetle yürümeyen bir kalabalık. Asgari ihtilaflardan azami kavgalar çıkaran, duyguları hasmı tarafından sermaye olarak kullanılan bir kalabalık. Günde 5 vakit dönülen kıblenin bile "tevhid" edemediği bir kalabalık. Mezhepçilik, hizipçilik, şuculuk ve buculuk hastalığından muzdarip, paramparça bir kalabalık.
*
Cemaleddin Afgani, "Ey Müslümanlar!" demiş, "Siz insan değil de sinek olsaydınız, vızıltınız İngilizlerin kulağını sağır ederdi."
Yaşasaydı, "Bal yapmayan ve birbirini sokan arılar gibisiniz" diye de eklerdi.
Kaleminiz daim olsun. Sıhhat ve afiyet dilerim.