ENVER'E AĞIT
Şehadet Yıldönümünde ( 4 Ağustos) ( 1922)
ENVER’E AĞIT Çeğen Tepesi’nde düşmüştü yere.. Turan bu alp ere, toprak Enver’e, Vefâlı yâr mıdır, yoksa ar mıdır! Kızıl kurşun yemiş kanar eyninde, Dürbünü boynunda, Mushaf koynunda. Ondan şehid, ondan gâzi var mıdır? Moskof kini üzre bir mavzer sesi, Can bulur dağlarda börü nefesi. Buhara, Turan’dan bir diyar mıdır.. Bir kutlu hayale erişmek için, Mahşerde kırklarla görüşmek için, Gönlündeki sancı intizar mıdır.. Köroğlu’nun ’Niğar’, Ali’nin ’Düldül’, Bindiği küheylan.. yelesi tül tül; Beyrek’in ’Boz At’ı.. bir rüzgâr mıdır.. Ya Hira’da yahut Tanrı Dağı’nda, Buluşuruz Eshâb-ı Kehf çağında; Daha bundan özge şadlık yâr mıdır.. O büyük şehidin, namlı gâzinin, Atiye ruh veren yüksek mâzinin Hâtırası bize yadigâr mıdır.. At saldığı gibi Kür Şad’ın Çin’e, Basmacı dirildi bozkırda yine. Ve fakat şehâdet iftihar mıdır.. Türkistan’da düşüp kara toprağa, İstanbul’da selam verdi bu çağa; Alp Er Tunga göçse acun dar mıdır.. Çınarda gül açmış gördüğümüz düş, Paşa’mın yüzünde sonsuz bir gülüş. Alp Dağı’na yağan kanlı kar mıdır.. YUSUF AKGÜL |