YOLCULUK
YOLCULUK
27 Eylül Pazar günü İzmir’den düştük yola. Yolumuz uzun İstikamet Ankara. Mevsim hüzün mevsimi, Yoluyor saçlarını Doğa ana... Radyoda içli türküler, Biri diğerinden güzel, Alıp götürüyor insanı, Başka başka zamanlara... Elleri elimdeydi Sevdiceğim böğrümde. Manzara mütemadiyen değişiyor. Ruh halimiz de... 9 Eylül’de Bel Kahve sırtlarından girdi Gazi Paşa Ordularıyla Gavur İzmir’e... Bel Kahve arkamızda kaldı Önümüzde Kemal Paşa Nasıl? Nasıl hislenmez ki insan? Buralardan geçer de!.. Ahmetli, Turgutlu, Salihli Göz alabildiğine üzüm bağları... Git git bitmiyor... Memleketim ne kadar büyük? Ne kadar güzel! İnsanı deli ediyor!.. Bu ülke aç mı kalır kardeşim?! Manisa ovası tek başına Kaç Avrupa doyurur? Daha bunun Harran’ı var Konyası, Çukurovası... Toprağına adam diksen yeşertir!.. İçinde azıcık adamlık olan utanır be Zengin toprakların yoksul çocukları.. Yüreğinde insanlık olan azıcık arlanır... Bu çağda bu yoksulluk Nasıl açıklanır?! Kula’ da değişti panorama Tenhalaştı zeytin ağaçları... Top top çam ağaçları Eteklerini çemreyi çemreyiverdi de Uzaklaştı, dağlara doğru... Uşak inişli çıkışlı İçimiz allak bullak oldu ine çıka... Sanki köstebek yuvası dağlar Bembeyaz mermer ocakları Savuruyor tozlarını her yana... " Karahisar Kalesi yıkılır gider Kakülü boynuna dökülür gider Yiğidin sevdiği güzel olursa Ömrü ardı sıra sökülür gider." Afyonkarahisar karşıladı bizi Karahisar kalesiyle... İçinde yürek olur da Nasıl erimez insan! Bu türküyü duyunca... Afyon’un dağlarında Ata’nın o muhteşem silüeti Aklında kim bilir hangi kaygılar? Mustafa Kemal düşünceli!.. Afyon’da dağlar tepeler Kesilmiş pasta dilimi İcehisar’dan yol geçer İki yanı taş, mermer ocakları Anladım inandım ki Adam gibi bölüşürsek Herkese yeter Vatanın taşı toprağı... Afyon ile Sivrihisar arası Git git bitmez ince uzun bir yoldur Şoförü canından bezdirir, uyutur Ve nihayet Sivrihisar Dayamış sırtını keskin kayalıklara Bir masal canavarı gibi görünür... Polatlı Ankara’nın kapısı Dua Tepe’den hala Allah ü ekber sesleri gelir Gordion, Sakarya sırtları Yunan’a dur dediğimiz yerdir Polatlı ambarı Anadolu’nun Tıpkı Konya ovası gibi Buğdayı, arpası, yulafı.. Bal damlayan kıraç kavunu Karnımızı doyurur... Ve nihayet Ankara Orantısız büyümüş bir tümör Çıkıverdi karşımıza... Vatanın kalbi Ankara!.. Ata’nın kabri Ankara!.. Bozkırın ortasında özenle, Yeşertilmiş Ankara... Sonunda ulaştık rotamıza Anladık ki memleket Sevilmezmiş uzaktan Anlatılamazmış tanımadan... O kadar güzelmiş ki vatan Ana gibi yar gibi, Sevda gibi, aşk gibi Deftere, kitaba sığmazmış... Kan damlayan çilekleri, Ballı ballı yemişleri, Tadılmadan zeytinleri Tarif edilmezmiş vatan... 29 Eylül 2020 Hasan Özbek |