BABAMIN MEKTUBATI
Ceketinin cebinde dörde katlanmış kağıt
Yanında sekiz lira terekesi Babamın Dört kardeşin adına öpüp koklanmış kağıt Üç elmadan ibaret hikayesi Babamın Her gün sabah eşikten Besmeleyle çıkardı Sefere çıkar gibi dönüp dönüp bakardı Öpülesi elleri taze ekmek kokardı Süzülürdü alnından sermayesi Babamın Yer sofrasında bazen uzaklara dalardı Yanağından süzülen kaşığına dolardı Biz küçüktük ne bilek nevri neden solardı Hazineye haizmiş harabesi Babamın Ahvalini anlatmış derdini diyememiş İkisini anlatmış dördünü diyememiş Dağlardan büyük demiş ardını diyememiş Yufka yüreği olmuş ceremesi Babamın Üç tane nokta koymuş mektubatın sonuna Dört yapraklı dört renkli çiçek çizmiş yanına Anam alır oturur pencerenin önüne Üç noktayı okurdu dürdanesi Babamın Eli değmez harama dili sürçmez yalana Melekesini verir ihtiyacı olana Edebince nush’eyler nasihatten alana Sarraf işi küpeydi her namesi Babamın Yara üstüne yara yama üstüne yama Ne ki açıp okusam hançer batar şurama Mum ışığından gayri yangınları yok ama Erken yorulup düştü pervanesi Babamın 1401/2023 - İ.ANİK ( 41.inci yıl) |
Askerdeki oğul babasına yazdığı mektupta, "Ey mektup güzel mektup/Evden haber al da gel/Bir iken iki olduk/üç olduk mu sor da gel" der.
Baba şöyle cevap verir; "Bahçelerde olur yaz/böyle mektup gene yaz/tarla mahsul vermedi/gelişinde gene kaz."