BİR SERÇE TELİN ÜZERİNDEne çok aklımın ucundan, yüreğimin telinin üzerinde, bir telefon sesi, bir kapı tıkırtısı, ne çok, ne çok bekledim, bekliyorum, bekleyeceğim, arar mı dedi aklımın ucundan ucuna, bir ses, bilmem, kimse bilemez dudaktan dökülen, kalpte dinlenen bir ses, bir sese, ne çok kelime israfı, ne çok konuşma, ne çok bardaktan boşalırcasına yağmur gibi harf, ne çok oturdum ya da oturduk aklımda ki ile bir ben bir benden içeri bencileyin, havada kaldı harflerin kölesi, cümlelerin hecesi, ses aralarında virgülü, dudaklarda ki noktası, bir sabah bir sabaha uyanmak, bir kahvaltıya eşlik etmek, bir çay bardağında çaya, yarenlik etmek, hepsi ama hepsi bir birini kovalayan hayalin hayali, sonra düş diyorum düş yakamdan, varsayalım ki yokluk senden başlasın, hiç dokunmasın hayalime, hiç ama hiç düşlerime karışma, un ile su karışmasın bir ekmek pişmesin, fırından taze çıkmış ekmek gibi, kokma, yakma, hayalin hayaline karışma, iki yumurtayla şekeri katma önüme, bir serçe telin üzerinde cik cik anlatır enim günüm seni kahvaltı sofrasına katar, şimdi ben nasıl içeyim katran karası çayı, nasıl bir lokma ekmeğin üzerine reçeli süreyim, ben bende değilim ki sabahı erkenden telin üzerinde ki serçeye vereyim, veremem ki… Sibel Karagöz #sibelkaragözşiirleri #sibel_karagoz |