Onun sesiOnun sesi Yorgunum bin yılların yorgunu dudaklarım kuru gözlerim süzük kollarım kalkmaz ayaklarım çarpık düşmüşüm kalkamam gayri taş taşıdım sanma sevda yorgunuyum sevda yorgunu biri seslense duymam bir tek ses uyandırır beni bir tek sesle canlanır bedenim yüzümün benzi gözümün feri o ses onun sesi Kadifeden kemandan kuş cıvıltısından süzülüp gelen okşayan saran cıvıl cıvıl sırça köşkte hamakta kaymakta taş devri nafile Coşkûnî |
Eskiden telgraflar, pelur kağıda yazılan mektuplar vardı, dört gözle beknene...
Şimdi de penceresine iki cümleyi zar zor sığdırdığımız - gözlükler de fayda etmiyor göze- SMS'ler var.
Ah, insan duygusuyla alay eden şu teknoloji...
Siteminiz yerine ulaşır, umarım.
Saygılar, tebrikler ola.