Bir kadının itirafları ya da bir vedanın anatomisiI. Güneş doğarken Hep duyduğunu sandığım, Kendi kendime konuşmalarımda binbirinci fasıl… Hiçbirinden haberin yok, ne acı… Derdimin yok ilacı ! Bu yüzden eski kitaplara Yıldızlara sarıldım… Bu yüzden onca yıl tılsımlara Hüddamlara darıldım ! Ölüm sessizliğinin, Köşe bucak kaçmalarının, Kendi hayatını dahî umursamayacak kadar kaybolmalarının sebebi ne ? Ne olur, etme ! Beni belki bir gergedan, bir goril, belki de bir fil sûretinde görmediğini kim garanti edebilir ? Öyle gidilmez, işte böyle gidilir ! Ciltler dolusu kitaplarıma bari tek bir cümle sarf-ı nazar eyle ! Yaşanmaz hâle getirdi boşluk Soru işaretleri yankılandı durdu koridorlarda Ah, gerçekleri bir bilebilseydim… Ah, sevdiğim kadının bulunduğu ülkeyi bir terk edebilseydim ! II. Güneş tepede Ettiğim dualardan biri Getirdi seni Tam istediğim gibi Hep anlattığım, beceremediğim bir şeydi: Korkuların üzerine gitmeli… Evet yaptım, Tebrik ediyorum kendimi ! Saygıyı gerçekten haketti… “Zaten ilgim olsa gelirdim, konuşurdum değil mi?” dedi… “Geçen sene de söyledim” dedi… Haklıydı… “Hissediyorum ben, Ama seni değil !” dedi… Belki rüyalardaki gibi mavi gözlü birini istiyordu Benimki kahverengi… Belki fındık gibi bir burun seviyordu Kemiklerim çıkık, burnum iri… “Yok!” dedi… “İmkansız” dedi… “Kimsenin duygularıyla oynamam !” dedi… Belki de içinden “ Saygısız! Omurgasız!” dedi… Yani, anlam veremedi… Yani, zihnindeki şablona tam yerleştiremedi… Belki çiğ geldi… Belki yediremedi… … Söyledi de söyledi… Beni yüz yıllık bir olgunlukla dizginledi… “Bu yüzden konuşmadım !” “Bu yüzden yazmadım !” “Başkalarına kucak açtıysam açtım, gülücükler saçtıysam saçtım Ama Senden köşe bucak bu yüzden kaçtım ! ” “Mal, mülk herşeyim var benim !” “Hiçbir şey gözümde yok” “Dilin, dinin, kültürün, milliyetin…” “Anla işte, Sen, içimdeki gemileri yüzdüremedin ! “ “Hislerimi bir milim öteye götüremedin !” “Beni karşında eritip bitiremedin !” Zorlanıyordu… Yorgundu… Çöldü… Sıcaktı… Derin düşüncelerdeydi… Zihni berrak, çizgileri netti… Belki içinde fırtınalar kopuyordu, -ki hiçbiri benimle alakalı değildi ! On yıllardır olmuyordu… Esmerdi… Yaşlı gibiydi… Kendisine göre neşeliydi, Bana göre dertliydi… Nasıl bir anda gözlerimde eridi… III. Güneş batarken Gölgeye çekilmiş bir arabanın camlarından Tüm kapıların kapanışını ve yalnızca ışığın geldiği yere sevk edilişimi seyrediyorum… Denizle vedalaşırken… Madalyonun bir yüzünde Bence başardım… Madalyonun diğer yüzünde Ölüm gibi bir şey oldu… Ya da kurtulma ihtimali zor olan bir ameliyat… Hüzünle Korkularla Yalnızlıkla Belirsizlikle Zayıflıkla Bıraktıklarımla Kırıklarla Buraya kadarmış… Gidiyorum ! Bilmiyorum… IV. Gece, kahve sohbeti Dendi ki Başkasına düşmüş Başkası da başkasına Kuma ! |