NEFES ALMAK GİBİYDİ YAŞAMAKgünler doğuyor, günler batıyor, suya sabuna dokunmadan, bir cezve ile demlik arasında, günü küllükte bitirmek, yoksa küllerinden günü mü silkelemek, ne bir tren, ne bir yol, ne beklenen, ne bekletilen, kimse yok, derin bir uykuyu sallıyordum, takvim yapraklarından uçaklar yapmışlığım, üzerine serçeler çizmişliğimde var, sonra serçelerden çok uçmuşluğum da var, göğün altında kanatlarım çırpınıyor, duyulur mu ya da hissedilir mi, masum bir avazın sessiz ağlayışı, sanki kaynar kazana atılmışım da, yandım dedikçe odunlar sırtımda, oysa nefes almak gibiydi yaşamak, bir kaç gün bir kaç nefes, kimi çaya bandı, kimi kahveye yanında da masadan taşan küllükler, neydik ne olduk, küllü gri saçlar, eğrilmiş bel, dökülmüş diş, adına da yaşam de, çırpınışa da yaşamak, sırtımdaki heybeye umut, yere göğe sığdıramadığım güne düş, belki de boş gülüş… Sibel Karagöz #sibelkaragözşiirleri #sibel_karagoz |