BİR GARİP DAYI
BİR GARİP DAYI
Bir yaşlı dayı vardı;birlikte iş yerinde. Vurduğunu devirir,hep silahı belinde. Çok yokluk çekmiş idi;çocukluk yıllarında. Hamallık bilezikti;taşırdı kollarında. Çalışmaktan bıkmazdı,iş onu hiç sıkmazdı. Onu Mehmetten başka;hiç kimseler yıkmazdı. Babadan kalma bir kaç;dönüm fıstık kalmıştı. Üstüne çalışarak;bir evde o almıştı. Şerefli bir insandı;ne çalar ne çırpardı. Hakkına göz dikenin;kıyameti kopardı. Kanaat ederdi hep;çoğunu aramazdı. Çok ekmek tuz bölüştük;hiç beni kıramazdı. Der’di yeğen şu Memo;belimi fena büktü. Yıllarca yüklendiğim;yanında hafif yüktü. Sevmeyeni yokmuydu;vardı hemde tonlarca. Dayı hep kalp kırarmış;öyle imiş onlarca. Hakkedene hakkını;vermeli yeğen derdi. Kelle gitse korkmazdı;doğru lafı ederdi. Pazartesi sabahı;sorduk ki yok yerinde. Devrirmiş motorunu;kan birikmiş beyninde. Bir hafta falan kaldı;sonrada kötü haber. Gittik gömdük mezara;dost,akraba beraber. Hiç güzel gün görmedi;bilenlerce dillenir. Ecel gelmişse cana;organlar kilitlenir. Sanki bir gün gibiydi;dört beş senemiz geçti. Umulmadık bir anda; ölüm şerbeti içti. Kimse güvenmesin bak;dünyada misafiriz. Ölümü unutursak;en azılı kafiriz. Mustafa yıldıztekin |