Alaz
Caddenin başında ki çiçekçi
Şu köşedeki simitçi Boyacı amca şurada işte Gülücük dileniyor kaldırımdaki dilenci Nazende bakışlarında umudu taşıyorsun Geçerken dilenci çocuğun yanından Gülüşünü bırakıyorsun avuçlarına Gülümsüyor çocuk Boyacı amcaya hayırlı işler diyorsun yanından geçerken O zarif parmaklarınla atıp saçlarını kulaklarının ardına Gevrek olsun diyorsun Göz ucuyla süzerken seni simitçi Caddenin başındaki çiçekçi Senin geçişini bekliyor Bir gonca gül tutuşturuyor ellerine Gül tutuşuyor ellerinde Benimse küllerim savruluyor geçtiğin sokaklarda Binlerce yıllık kıvılcımlar biriktiriyorum avuçlarımda Yandığım sensin ama Yangınım binlerce yıllık aslında Binlerce yıllık özlemler biriktiriyorum sana Yılkı atlarının saçlarından tutunmaya çalışıyorum ardın sıra Hasretinin başladığı yerde bir mezar kazıyorum Bir mezar taşı oluyorum sonra tarih öncesine ait Tarih öncesinden bir yürek sunuyorum sana Tarih öncesine ışık oluyorum sonra Nuh’un gemisinden seslenirken ardında bıraktığın koca boşluğa Aşk diyorum sana aşk Aşk uğruna düşüyorum senin ardına Dümenimi kırarken yine senin yurduna Gün batımının kızıllığına karışıyor saçların Saçının tek telinden tutunuyorum hayata Saçların diyorum saçların Ne kadar kızıl kıyamet Ne kadar alaz Saçların boynuma vurulan kement aslında |