0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
229
Okunma
Caddenin başında ki çiçekçi
Şu köşedeki simitçi
Boyacı amca şurada işte
Gülücük dileniyor kaldırımdaki dilenci
Nazende bakışlarında umudu taşıyorsun
Geçerken dilenci çocuğun yanından
Gülüşünü bırakıyorsun avuçlarına
Gülümsüyor çocuk
Boyacı amcaya hayırlı işler diyorsun yanından geçerken
O zarif parmaklarınla atıp saçlarını kulaklarının ardına
Gevrek olsun diyorsun
Göz ucuyla süzerken seni simitçi
Caddenin başındaki çiçekçi
Senin geçişini bekliyor
Bir gonca gül tutuşturuyor ellerine
Gül tutuşuyor ellerinde
Benimse küllerim savruluyor geçtiğin sokaklarda
Binlerce yıllık kıvılcımlar biriktiriyorum avuçlarımda
Yandığım sensin ama
Yangınım binlerce yıllık aslında
Binlerce yıllık özlemler biriktiriyorum sana
Yılkı atlarının saçlarından tutunmaya çalışıyorum ardın sıra
Hasretinin başladığı yerde bir mezar kazıyorum
Bir mezar taşı oluyorum sonra tarih öncesine ait
Tarih öncesinden bir yürek sunuyorum sana
Tarih öncesine ışık oluyorum sonra
Nuh’un gemisinden seslenirken ardında bıraktığın koca boşluğa
Aşk diyorum sana aşk
Aşk uğruna düşüyorum senin ardına
Dümenimi kırarken yine senin yurduna
Gün batımının kızıllığına karışıyor saçların
Saçının tek telinden tutunuyorum hayata
Saçların diyorum saçların
Ne kadar kızıl kıyamet
Ne kadar alaz
Saçların boynuma vurulan kement aslında