DÜN GECE!
Bu şehri rüyada gezdim dün gece,
Ne ellerde bir demet gül, Ne dudaklarda tebessüm, Ne konuşan huzurlu dil. Bu şehir zindandı dün gece! Bilinmezliğe zifiri bilmece! Ürktüm bu şehirden, İlk defa dün gece! Yağmur yağıyordu, Soluksuz, dinmeden, Bir kadın feryadı geliyordu derinden, Bir araç klakson çalıyordu gizlice, Bir deli beyaz gömleğiyle, Sükseli yürüyordu delice. Ağlıyordu alem, susuyordu insan, Neden, nereye sarıldığını bilmeden! Bulut gözlü ağlıyordu dün gece! Bu şehir his, pas kokuyordu gecede, Bu şehir ağlıyordu talihsizliğine, Hayıflanıyordu sığ düşünenlere, Bir türlü dönemiyordu özüne. Herkes gece konuşuyordu kendi kendine, Bir kez yeşil demişti ya şehrine, Kaybolmaktaydı aydınlık iyice, Yeşil mi yeşil hayalleri bitmişti, Acınacak haldeydi dün gece! Yılgındı bu şehir, toprak yoldan, çamurdan, Kuşların yapmacık kardeşlik narasından. Her barış, bir barışı boğazlıyordu gece! Süslü laflar aniden biz değil, ben oluyordu, Dostluk öyküleri pek de anlatılmıyordu? Değer gören kediler, miyopça bakıyordu? Beklentiler, lakırdı, boş laf çıkıyordu, Kimileri dem tutup, zilleri takıyordu, Emircan, kurnazlar ihanet kokuyordu! Kurt’un ismi çıkmış, köyü, tilkiler yıkıyordu, Kötülük, kıskançlık, sarmaş dolaştı öylece, Su içtiğimiz çeşmeden nefret akıyordu! İnsanlık tükenmiş, insanlar var güya! Sordum ahaliye, rüya mı diye? Fısıldadı kulağıma gizlice, Fetret devriydi sanki dün gece? 13.05.2024 Emir Şıktaş |
Harika bir eser, beğenerek okudum.. tebrik ederim.
Saygılarımla