DÜŞ KIRIKLARININ ÇILGINLIĞI
üşüyor yaprak
sanki soğuktan buz kesmiş gibi korkak korkak bir şarkıyı besteliyor çırçır böcekleri nerde kaldı yağmurun toprak kokusu vuslatın uğultusu nerde kaldı yoksa teslim bayrağı mı çekeceğiz aşksız uykulara cam kenarı mesailerden anımsarım aralanan o tül perdeleri bizi bekleyen telaşlı içtenlikleri anımsarım asansör çıkalı uğramıyor artık ayaklar merdivenlere ve hıçkırıkları duyulmuyor nefes nefese kalanların mor bir ıslığı emziriyor gökyüzü deli gömleği giymiş gibi umutların üstü başı örtülmüş suskunluklar bir hiçlik dingili yalnızlıkları demliyor kazan karasının serüvenleri yudumlanan çay değil bir yanıp bir sönense ay değil bir ardiyeyi dolduruyor düş kırıklıklarının çılgınlığı medeniyet denen hokkabazın kaç başlı canavar olduğu niye yüksek sesle dile getirilmiyor |