Haramları-Helalleri çoğalt amacın için...
Haramları-Helalleri çoğalt amacın için...
Ayete aykırı bu söz ...deme amaçsızlar için olan haramları esas aldı ayet...ayeti anlamadım ...demelisin.Bir asker eğitim yapmalı Kur’an bu haramları saymaz ama orucun mantığı sebebtir haramları-helalleri çoğaltmaya.Çiftçiler sabahın köründe tarlaya giderler.sabah namazı vakti uyku haramdır .bu mantık sebeb...haramları-helalleri çoğaltmamıza... İlham ehli de haramları-helalleri çoğattı...Gazali havasın orucunu bozanları çoğalttı...üstadım o...hem zenginlik amaçlayacaksın hem savaşta galibiyet amaçlayacaksın NUH gemi yaptı başarı için Galibiyet için gemi yapmak farzdı ona...her kese farz silah üretmek ama illa gemi değil bu...o savaşın kaderini belirleyecek silahı üretmek de farzdır...çünkü cihad farz. Haramları-Helalleri çoğalt amacın için... İşte ayet:"Ey iman edenler! Allah’ın size helâl kıldığı iyi ve güzel şeyleri haram saymayın, sınırı da aşmayın. Allah sınırı aşanları sevmez. Allah’ın size verdiği helâl ve temiz rızıklardan yiyin ve iman etmiş olduğunuz Allah’ın yasaklarından sakının. (Maide/87-88) Müminlere, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için kendilerini ve başkalarını hayatın helâl olan güzelliklerinden mahrum bırakma yoluna girmemeleri çağrısının bu âyette yapılmış olması, 82. âyette kendini ibadete veren hıristiyan din adamlarından olumlu biçimde söz edilmesinin yanlış anlaşılmasını da önlemiş olmaktadır. Nitekim bu iki âyetin iniş sebebi olarak anılan olaylar, Resûlullah zamanında bile bazı müminlerin dünyadan el etek çekerek zâhidâne bir hayat sürdürme arzusu içine girdiklerini, özellikle yeme-içme, dinlenme, giyim-kuşam, evlenme ve evlilik hayatının icaplarını yerine getirme konularında mahrumiyeti temel hayat felsefesi haline getirmeye yöneldiklerini, hatta bazılarının zühd yarışına girdiğini, bunun sonucunda gerek kendilerinin gerekse aile fertlerinin zarar görmesi sebebiyle Hz. Peygamber tarafından uyarıldıklarını göstermektedir (bk. Buhârî, “Edeb”, 86, “Teheccüd”, 20; Müslim, “Sıyâm”, 186, 188; Taberî, VII, 8-11; Reşîd Rızâ, VII, 20-25). Öteden beri insanların kendi iradeleriyle bazı yasaklar koyup bunları gelenek haline getirdikleri ve çoğu defa Tanrı’nın isteği imiş gibi takdim ederek onlara dinî bir renk verdikleri bilinmektedir (Câhiliye döneminde yaygın olan bu tür uygulamalardan bazı örnekler için bk. En‘âm 6/143-144; bu zihniyetin reddi için bk. A‘râf 7/32). Bu tür telakkilerin günümüzde de dünyanın birçok yerinde dinî inanç biçiminde yaşadığı ve modern toplumlarda da bireysel bâtıl inanışlar tarzında yaygın bulunduğu görülmektedir. 87. âyetteki “Haram saymayın” diye çevirdiğimiz “lâ tuharrimû” fiilini “Kendinizi yoksun bırakmayın” şeklinde çevirmek mümkün ise de (meselâ bk. Esed, I, 210), âyetin metninde bulunmayan “kendinizi” ilâvesiyle anlam daraltılmış olur. Çünkü âyetin kaçınılmasını istediği tutumun zararları çoğu zaman kişinin kendisi ile sınırlı kalmamaktadır. Bu bakımdan “yoksun bırakma” fiili kullanıldığında “kendinizi ve başkalarını” şeklinde bir açıklama konması isabetli olur. Diğer taraftan, âyetin ana hedefinin bilfiil mahrumiyetten değil, dinin yasaklamadıklarını beşerî irade ile ve dine mal ederek yasak saymaktan sakındırma olduğu anlaşılmaktadır. Zaten böyle bir zihniyet içine girilmediği takdirde gereksiz mahrumiyetlere katlanma yönüne de gidilmeyecektir. Bu sebeple “Haram saymayın” şeklindeki tercüme daha kapsamlı olmaktadır. Muhammed Esed tayyibât kelimesini, Taberî’nin “insanın arzuladığı ve gönlünün çektiği zevk verici şeyler” şeklindeki (VII, 8) açıklamasına dayanarak “hayatın güzellikleri” diye çevirmiştir (I, 210). Bu anlayışa katılmakla beraber biz kelimeyi mutlak olarak “güzellikler” şeklinde çevirmeyi tercih ettik. “Sınırı aşmayın” ifadesi “Helâli haram sayarak Allah’ın hükümranlık sınırına girmeyin” mânasında anlaşılabildiği gibi, “Başkalarının haklarına tecavüz etmeyin” veya “Helâl de olsa verilen nimetlerden yararlanırken mâkul sınırın ötesine geçmeyin, israftan kaçının” şeklinde de yorumlanmıştır. Birinci anlam esas alınırsa bu, “Allah’ın size helâl kıldığı güzellikleri yasak saymayın” cümlesini teyit etmiş olur. Diğer bir anlayışa göre ise burada maksat, “Haramın helâl sayılmasını yasaklayan” birinci fiilin yanlış anlaşılmasını önlemek ve aksi yönde davranmanın da yasak olduğunu hatırlatmaktır; bir başka anlatımla, burada kastedilen anlam şudur: “Helâllerin sınırını zorlayıp bazı haramları helâl haline getirmeyin” (İbn Atıyye, II, 228; Zemahşerî, I, 360-361). Bu âyetler, İslâm’da, yasaklandığına dair bir delil bulunmadıkça insanın yararlanabileceği her şeyin kural olarak helâl olduğunu ifade eden “ibâha-i asliyye” ilkesi için güçlü bir dayanak oluşturmaktadır. İslâm bilginlerinin “istishâb” delili içinde inceledikleri bu ilkenin hayata geçirilmesinde müslümanların zaman zaman başarılı olamamalarının, İslâm dünyasının bilim, sanat vb. alanlarda gerilemesinde çok etkin bir rolü olmuştur. Bu ilkenin uygulanmasında fazlaca ihtiyatlı davranılmış olması, zamanla kişilerin zihnî ve bedenî potansiyellerini âzami ölçüde harekete geçirebilmelerine ve doğadaki imkânlardan olabildiğince yararlanabilmelerine engel teşkil eder hale gelmiş, atılacak her adım için özel bir meşruiyet delili aranır olmuştur. Bu tutum, hiçbir sınır tanımaksızın her türlü davranışı meşrû sayma şeklinde bir anlayışa sapma endişesiyle izah edilebilirse de, bunu yeterli ve haklı bir gerekçe olarak kabul etmek mümkün değildir. Zira âyette değinilen bu genişlik ve özgürlük, sınırın aşılmaması ve Allah’ın yasaklarından sakınma kaydına bağlanmıştır. Konan bu kaydın doğru uygulanışı ise, önce yasakçı bir zihniyeti hâkim kılmak, sonra özel istisnalar yaparak serbestlik getirmek değildir. Bu konuda izlenmesi gereken yol, insanın yeteneklerini olabildiğince ortaya çıkarmasına ve evrende insanın istifadesine sunulan imkânlardan âzami ölçüde yararlanmaya imkân veren bir anlayışın esas alınması, bunun yol açabileceği sapma ve kaymaların da iyi bir eğitimle ve yaptırımların sağlıklı biçimde işletilmesiyle, dolayısıyla bilinçli bireylerin oluşturduğu sosyal kontrol mekanizmalarıyla önlenmeye çalışılmasıdır. Bu anlayışın toplumda hâkim olması halinde, bireysel hayatta –meşruiyet çerçevesi içinde– dünya nimetlerinden olabildiğince fakat ölçülü biçimde yararlanma alışkanlığı kazanılmış olacak, toplum düzeyinde de tüketim arzusunun zinde kalması sayesinde üretim artacak ve ekonominin canlılığı korunmuş olacak, fakat bütün bu faaliyetler daima temel inanç ve ahlâk değerlerinin murakabesi altında dengelenecektir. İbn Âşûr da burada, haramlığına dair delilin bulunmadığında veya delili bu âyetteki yasaklık ifadesinden daha güçlü olmayan durumlarda haramlığa hükmetmekten kaçınmaları için müslüman din bilginlerine yönelik bir uyarının yer aldığına dikkat çeker (VII, 16). 88. âyette geçen “yiyin” ifadesi, “yeme, içme, giyinme, seyahat etme gibi yollarla dünya nimetlerinden yararlanın” anlamında olup insanın günlük yaşantısının vazgeçilmez gereklerinden ve dünya nimetlerinden istifade etmenin en belirgin yolu ve örneği olmasından ötürü “yeme” fiili esas alınmıştır (İbn Atıyye, II, 229). Nitekim Türkçe’de yemek fiili “ihtiyaçlarını karşılama amacıyla malını harcamak” anlamında da kullanılmaktadır. Ehl-i sünnet bilginlerinin yorumuna göre rızık, yararlanılabilecek her şeyi kapsayan bir kavramdır. Mu‘tezile’ye göre ise, ancak helâl yoldan sahip olunan imkânlar rızık olarak adlandırılabilir (İbn Atıyye, II, 229; rızık konusunda ayrıca bk. Rûm 30/37-40; Sebe’ 34/34-36; Şûrâ 42/27).(Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 329-331) Hendek savaşında hendek kazılması FARZDI...iştişare ile bu emrediliyordu...tecrübe deney farz -haram belirlerdi efendimizin hayatında... Nükler üretme ilmini ezberlesin artık evlatlarımız...Bize Farz bu ...Hafız yetiştiren kursların sahibleri güncellenin be...Hafızlık makam ama ecri farklıdır her hafızın.Barlarda çalışan hafızlar gördüm.Ey iş verenler.sizin yolunuzu açan devlet de suçlu... Nükler üretme ilmini ezberlesin artık evlatlarımız...Bize Farz bu ...Şehitlerin hamzası olur nükler üretme uğrunda şehit olanlar...de artık ey hoca ey mürşid.Bütün çanakkale şehitlerine verilen ecir.hz Hamzaya verilene denk değil.Sonuca göredir ecir Şehitlik makam ama ecri farklı... Nükler üretme ilmini ezberlesin artık evlatlarımız...Bize Farz bu ...Hayvanlar değişmez ama insan değişir...güncellenin ey hocalar...Bu gün hayvanlar alemini izledim...üç aslan birbiriyle kavga ettiler bir av çıkınca kavga bitti.Aslan adaleti bu ya Allah adaleti... Nükler üretme ilmini ezberlesin artık evlatlarımız...Bize Farz bu ...Kalem-kağıt var.Hafızlık hikmetini yitirdi.(2/286)yanıldıysam Allahım affet.Hamas-İranla iştuttu.Azerbaycanın düşmanı düşmanım... Deprem bu secdelini evi...demiyor.Sel de.Ey secdeli araştır evini yaptığın yeri demektedir deprem ve sel.Duy artık.Secden eksik...depremin öğütlerine secde etmeliydin selin de...orucun da namazın da Haramları-Helalleri çoğalt...Faiz helal dedi osmanlıya ebussuud efendi...güncellenin be hocalar...Kur’ana asilik başka şey güncellenmek farklı şey...Kimyasal silahları olsaydı Osmanlının Çanakkale zaferle biterdi...Keşke Filistini satsaydık da Kimyasal silahlar alsaydık...güncellen be hoca...Hamas benim düşmanım çünkü İranla iş tuttu...yani Azerbaycanın düşmanıyla iş tuttu... Ey Gazzeli için dua eden yetmedi dua...ama Nükler üretmen yeter...şehit olman yetmedi ama nükler üretmen yeter...güncelle kendini Gafilsin...Önünü gör güncelle kendini...ey hoca ey önder... Allahın işleri hikmetlidir "O Hakimdir"tufan verdi hz Nuha yaradı.Yağmuru damla damla döken Allah "El_Hakimdir"... Allahın işleri hikmetlidir ...Filistinli İranla iş tutuyorsa düşmanımdır...Kardeşlik ayetine rağmen bunu söylüyorum...adl sıfatına secdedir bu.Suud ingilizle iş tutuyorsa düşmanımdır...adl sıfatına secdelilik buna sebeb ayet esmaya asiliği emretmez çünkü... Allahın işleri hikmetlidir ...tecrübeye asilik hikmete "El_Hakime asiliktir"Fikirler Yahudileşmiş... Ermenileşmiş ise, Beden Türk olsa ne yazar, Kürt olsa ne yazar... Ye-iç...kafasında olanlar.şehadet de getirseler eksiktir şehadetleri.eş-aş-iş şirk içinse haram der oruç oruçları onları kurtarmaz Görevleri kolay-imkanlı kılanı...Allah cehenemi bile dolduruyor yolunu cennet gösterip.emeği artırıyor adalet hakkettiğini verir...asi olma adl sıfatına ayetle seni yanıltmak isteyenlere de fırsat bırakma... Yerlerin göklerin nuru Allah.ilmi ilhamı görevler vereni eğiteni rahmeti.razzakı.rızık kazanmayı Görevleri kolay-imkanlı kılanı...asi olma Allahın sıfatınaesmasına...ayetle seni yanıltmak isteyenlere de fırsat bırakma... Asi olma adl sıfatına ayetle seni yanıltmak isteyenlere de fırsat bırakma...siyaset önemsiz dediler çünkü erişemiyorlardı...Siyaseti elinde tutan dini de elinde tutar...Parayı da ekonomiyi de.dünya siyaseti secdelilerin elinden gitti 200 yıldır Evet...Haramları-Helalleri çoğalt amacın için... |