aşk ı hay al
durmuş taş değirmen , akmaz buğdayda
dönmez dolap beygir , seker meydanda tökezler kamçı yer , adım atmazda akl erir el ermez , tüfek duvarda bela musibet mi , gün ortasında terk etsin mi canı tek kurşunda divanda misafir muhtar otağda nalbant gel küheylan huysuz ahırda yanmış ateş demir dövülmüş tavda ceylan bakan yar var hali hazırda akıl gitti baştan maşa kenarda çıplak elle yanan demir tuttum da gönül har yanan el kimin umrunda mendil suya sokup avuç sardıda elim gönlüm soğuk dağlar yangında titrek ses sordum ne söz var ağzında rahvan yürümez at huzur yok canda yar önde bent gölge gitti ard arda keklik sanki seker taş toprak dağda dur ayarsız yürek yanma kahırda vardık at yanına acı solunda değmez el can yanar tene vurdum da arpaya mey kattım mec avucumda küheylan körkütük sarhoş durumda gonca gülden diken var ayağında baykuş yara bere yanı başında bülbül ötmüş gonca gül narasında ez yoksa da gonca durmasın dalda kim kime kabuksuz kanar yarada baykuş dertli fak var ceylan pınarda şahta kara aslan ahir zamanda geçmez felek serap yar kaf dağında aşkın ketum gönle malik sırlarda aşıklar sultanı abu hayat nurda ver zümrüdü anka sır kanadında düş salıncağında amak-ı hay’al_da |