Hikayemin Sonu
İçimden geçeni görseydin acaba tepkin ne olurdu.
Acaba o halka bağlamasaydı boyunlarımızı ellerimiz ne kadar yaklaşabilirdi birbirlerine. Ne kadar dokunulabilir olurdu bizim için hayat. Ne kadar sürerdi zamandan çaldıklarımızı yaşamak. Ne kadar sürerdi güzel bir şarkıyı paylaşmamız şarkıda yaşamamız gözümüzden akan her damlada diğerinin yansımasını görmemiz. Islanan sokaklarda aynı damlalar altında olduğumuzu bilmemiz. Ne kadar acırdı içimiz beraberliğimizden ve beraber olamayışımızdan? Ne çok soru var değil mi cevaplanması gereken. ve ne çok cevapsız anlar var hayatımda ve cevaplarını senden beklediğim ne kadar yardıma muhtaç anlarım. İçimdeki sızı acı her ne haltsa işte ondan senin yüzünden olan ne varsa atmak yada hep orada kalmasını sağlamaya çalışmak. Ağlamak senin omzunda seninle içmek zaten olan sarhoşluğumu alkolle kararlı bir hale getirmek. Her alkolün sana yaklaşmamı sağlaması seni ondan uzaklaştırması ama yinede ona vermek seni. Bir masal yaratmak kendime bir melankoli ve bir enigma çapraşık düzen ve bir Ütopya ikimize o kadar zor mu bu o kadar zor mu denemek belki yanlış olacak farkındalığımız rahatlatacak ama bilmemek işte o en kötüsü olacak erken mi kaçmak istiyorsun yanımdan ellerim yanından yazdı bilerek veya bilmeyerek suçlamıyorum onları onlar hükümsüz suçsuz sadece kullanma izni veriyorlar bana gerisi yok ama sen hiçbir şey vermiyorsun bir yazı iki kelime dahi beni düşündüğüne dair hiçbir şey. Önemsediğini bilmek yetecekti bana ama sen bunu söylemeyecek kadar meşgulsün yada fark etmeyecek kadar aşık ama başka bir kadına. Neden bu kadar çabuk buldun hayatının aşkını sanki neden bir şans tanımadın bize! Neden benimde sevebilme ihtimalimi öldürdün o parlak kaygan halka ile. Her şeyi senden bekliyorum öyle değil mi? Belki bu yönümü gördün belki sevdin belki nefret ettin belki küçük bir kız sandın daha gelişmemiş bahaneci üstesinden gelemeyen hayatın belki aradığını buldun ama en iyisi bu söyleyebileceğim yalanlardan hem de kendime olan. İşte içimdeki acısın sen canımı sıkan melankolimi besleyen ve ağlatmaya çalışan beni. Belki neşemsin sen ama sadece gördüğümde seni. Yokluğun işkence hiçbir şey bilmesem bile bundan eminim rahatlıkla söyleyebilirim. Düşüncemde olduğun anlarda ayaklarım yere tam basmıyor hafif sallantılı dünya serin esen bir rüzgar bağrıma vuruyor midemde garip bir his gözlerim nedense daha bir sıcak bakıyor dünyaya ama az ışık var pek seçilemiyor dünya. Bir kaç gemi silueti uzaklarda yakalasam uzaklaşıp kaçırabilecek senden. Bir melodi kulağımda sen yokken senin yerine yakınımda. yine sallantılı dünya yine loş ışıklar etrafımda. Ne kadar süreceğini bilmemek seni yaşamayı yaşamak belki de iyimser bir kelime düşlemek demek daha doğru. Sen bazen bir tahta blokta bazen sıkışmışken bir kalabalığa bazen de bir su kütlesinde dalgalar arasında. her nerde isen herkesten yakın bana ve herkesten o kadar uzaktasın ki. Kıyılarına bakmak yetmiyor bana gitmeni izlemedim asla hatırana dönmek için hep cevirdim başımı son hatıram gitmen olmamalı diye! Senden bir şey kalmadı diyemezsin bana hiç değilse bir zamanı paylaştık seninle düşüncemizde buluştuk belki sadece eğiticiydin benim için ben de öğrenmek isteyen tembel. Ne olursa olsun hatırlamıyorum deme ordaydım karşında oturdum konuştum veya konuşmadım seninle ne kadar konuşsak istediğimi söyleyemem aslında o kadar çok şey vardı ki aklımda ama en fazla sen olunca hepsi silindi. Herkes yaşar mı bunları ama bağlı bir erkek olması çok acı. Hiç umut edecek fırsat tanınmıyor bana iyice acımı arttırıyor. Gel de söyle sana umudumun boyutunu. Gösterme korkun varken birde, bana yüzüğünü alaycı bir bakışla. Katlanamam herhalde buna. İlgilenmiyorum desen daha mutlu olurdum elbet. Hiçbir umut kalmaz mı bana herhangi bir sığınak bulunmaz mı duygularıma. Acım ne kadar uzun sürer yarın çok mu yakın acaba? Bırakmak istemek seni sana mı haksızlık kendime mi? Tamamen sorulardan oluştu bu mektup. Ne de olsa gönderilmeyecek cevapsız bir mektup olmaya mahkum çünkü iş kendini kandırma, iş kendine itiraf edememe. Daha ne kadar sağlam durabilirim ki hayata bana bu kadarı yetti üstü kalsın! ast da astarda fazla geldi. Bunca yıl açamamışken kepenkleri aralamak yetti seni görmeye ama sende gösterdin yanındakini hemen. Hayal bile kurmaya fırsat vermeden . Belki hayal kurmaya o an başladım ama söylemesi zor anlatması da beni aşar bir aşk hikayesi yarattım kendime kendim yazdım kendim oynayamıyorum bile. Ne oyuncu var nede nitelikli bir senaryo. Sadece uçuşan düşünceler senin göremediğin silik havada salınıyorlar hepsi bir tek benim için Ağlamam için veya bir şey olması için. Göndersem sana açık söyle okur mu karın yazdıklarımı yan yana güler misiniz bana ya da okurken öpüşmeye başlar mısın bitmeden yazdıklarım sevişir misin onunla bir kere bile dönüp bakmadan ekrana yada aklının ucundan geçirmeden beni. Kaçıyorsun anında bildiğim ama gidemediğim uzaklara kitaplarda gömülüsün. Kütüphanen yanındaydı dimi hep öyle dememiş miydin. Ah ne salağım nasıl aklımdan geçirdim senin olabileceğini yanımda. Hep gözlerin ışıl ışıl heyecanla konuşmanı benimle. Ah nasıl! Dahası da var. Sana nasıl açtım içimi bu kadar çabuk. İlk gördüğümde beklediğimden etkileyiciydin kabul ama pantolonunu çekmiştin bir kere. Gömlekte giyiyorsun umarsızca. Ama kazakların var sevdiğim sana çok yakışan üzgünüm ben sığ bir kızım hiç bakmasam da bakıyorum işte nasıl göründüğüne sadece yetmiyor gözlerin yüzün. Nasıl ilginç sana bakmak hep bir arayış içinde olmak gözlerine bakarken. Güzel demeyeceğim ilgilendiğim bu değil anlamışsındır. Kafandakiler sızlanmaman belki belli etmeden sızlanman ama hep sırtında bir çantayla dolaşman diğerlerinden farklı olman belki de aynısın ama bana farklı görünüyorsun bunu bilemiyorum fakat söylemeden edemiyorum seni seviyorum. dürüst olmalıyım şimdiye kadar senden daha çok hoşlandığım başka biri olmadı. Ama senin kadar ulaşılmaz değillerdi. Yanlarında akıllarında başka biri yoktu. Hatta yataklarında. Neden İstanbul dasın ki. Eğer burada okuyorsan çalışıyorsan ve evin karın oradaysa o zaman karın sana değil sen karına muhtaçsın demektir. Benim ulaşamadığım adam bir kadına ulaşamıyor demektir. Acının değil ama utancın kendine olan saygının sarsılışıdır bu. Seni tamamen gömüyorum beyefendi zaten buna mahkum bir tanışıklık bizim ki. son bir görüşmemiz kaldı ve bitecek her şey sen evine döneceksin bende evime. Sen karının yanına ben kendime her zaman ki halime. belki bir süre hatırlayacağım seni ama sonra silineceksin. Eminim. Sende bunu istememiş miydin. Sadece iletim yetecekti sana beni başından atmaya. Bir daha ki görüşme falan yok olmasın! Sen yoksun dersin yok ilgin sohbetin yok ! hiçbir şey yok. Kandırmaca her şey kurma! Sen benim değilsin sen son bir görüşme kadar yanımda olacaksın sadece bir göz teması bir boyun eğiş o kadar ve bitecek her şey! Ne kadar salakmışım diyene kadar birkaç gözyaşı esen rüzgara karsı bir kaç şarkı sonrasında yokluk! Bu kadar işte bu hikayenin sonu. |
Yakınken de uzak, uzakken de yakın nasılsa. Ve her nasılsa, biri başka birinindir nasılsa.
Yanlıştır ya da doğrudur nasılsa. Her nasılsa aşk yoktur hayatta nasılsa.
Birini bulmaksa her kes birini bulabilir her nasılsa.
Biri de çeker acıyı sırtında bir ömür bir çuval gibi of demez nasılsa.
Şair rahatlar gönlündekini yazarsa. Yaşanmayanın, yaşanma şansı olmayanın öyküsü bu, burgu burgu.
Selam ile.